Kritikler

Darkthrone – Eternal Hails… Albüm İncelemesi

Darkthrone , yıllardır hepimizin fanatiği olduğu bir grup, çoğu fanatiği son yıllarda yaptıkları albümlerden sonra DT'den uzaklaşıyor olsa da ,ben bu soundlarını daha çok seviyorum. Çünkü içerisinde heavy metal / speed metal / rock n roll / biraz punk ve biraz ucundan da olsa en azından kirli vokaller ile desteklenmiş bir parça bütünlüğü olduğu için black metal var diyebilirim.

Peaceville Records – 2021 – Norveç

Darkthrone , yıllardır hepimizin fanatiği olduğu bir grup, çoğu fanatiği son yıllarda yaptıkları albümlerden sonra DT’den uzaklaşıyor olsa da ,ben bu soundlarını daha çok seviyorum. Çünkü içerisinde heavy metal/speed metal/rock n roll/biraz punk ve biraz ucundan da olsa en azından kirli vokaller ile desteklenmiş bir parça bütünlüğü olduğu için black metal var diyebilirim.

Eternal Hails… albümünün bir dakikalık tanıtım videosu paylaşıma düştüğünde ,duyduğum sound karşısında öff bu ne ya hiç olmamış demiştim.Aslında belkide amaçları insanlara bunu dedirtmekti. Albüm çıkmadan önce kapak tasarımı daha önce 1994 yılında başka bir grup kullanmış vb. şeklinde çok konuşuldu. Sanırım bir demo kayıdında bu kapağa benzer bir şey kullanılmış. Fakat koskoca DT çakma kapak kullanacak hali yok, bu kapak ile ilgili eminim telifini ödeyerek bir çalışma gerçekleştirmiştir!

Biliyorum lafı çok uzattım. Darkthrone; “Hate Them” albümünden beri soundunda radical değişiklikler yapıyor ve her albümde daha da eskiye doğru olumlu yönde sinyal veriyor, eski dediğime bakmayın! 90’ların başındaki çiğ albümleri değil ,ya da 80’ler sonundaki death metal tonları da değil, daha da eskiye 70ler ve 80lerin başlarındaki heavy metal ,rock ve punk harmanlamasını classic doom metal ile birleştirerek aşırı orijinal olmayan ama yine de insanda “lan ben ne dinledim” kafası yaratan bir sound ile karşı karşıyayız. (En azından ben her albümde böyle oluyorum)

Sardonic Wrath, The Cult is Alive , Foad ,Dark Thrones and Black Flags , Circle of Wagons‘ta iyice punk ve speed/heavy metal kafalarını yakalayan grup , son albümlerinde ise gerçekten klasik doom metal ile birleştirilmiş soundu ile dinleyenlerin çoğundan ve müzik otoritelerinden tam puan almayı başardı.. (Eski black metal hallerini sevenlerse yine üzüldü). Bu albüm ile ilgili haberleri siteye derlerken, Nocturno Culto ve Fenriz‘in albümün gelişi ile ilgili verdiği demeçte, ağır saykodelik bir atmosfer olacağı ve şarkıların çok uzun süreli olmasını istediklerini belirten açıklamaları olmuştu. Evet , albüm tam da öyle olmuş. 42 dk’lık bir albüm ile karşılaştık ama sadece 5 adet şarkı bulunuyor.

Albüm çıkmadan önce Hate Cloak‘ı single olarak piyasaya sürmüşlerdi ve gerçekten olumlu tepkiler almışlardı. Daha sonra da albümün tamamını youtube ve streaming platformlardan yayınladılar. (Tabii ki cd/lp/kaset versiyonlarını da) Ben özellikle albümün kayıdındaki samimiyeti çok beğendim. Sanki böyle tek seferde çalınmış ve üzerinde aşırı efekt ve digital oynamalar yapılmamış gibi bir atmosfer,ambians verilmiş. Kısa gitar soloları, derin klavye oynamaları, oldukça çiğ bir davul kayıdı ve bol reverbli vokaller! İşte bu be!

Albümde orta tempodan biraz daha hızlı bir şarkı da var,“Wake of the Awakened” bu parçada bence biraz çiğ hallerine ufak bir kaç sinyal vermişler ama çok uzatmadan şarkının temposunu da düşürmeden ,son dönem Darkthrone’una dönüş yapılmış. Ritmik dur kalklar,çok hızlanmayan davul performansı ve oldukça kirli gitarlar… Sanki biraz daha hızlı çalınsa transilvanian hunger :), şaka şaka eminim,artık o tarz şeyler yapmak istemiyorlardır!

“Deny the helping hands
Wake of the awakened

Lifetime of thoughts
Build layers of walls around you”

Ağır doom metal sözlü parça olan “Voyage to a North Pole Adrift” bizi 10 dakikalık süresiyle kucaklıyor. Tabii sözleri oldukça ağır ve şarkıda bununla paralel olarakta oldukça ağır bir yapıya sahip. Fakat şarkının sonlarına doğru giren sololar ile birlikte biraz tempo yükseliyor.

Gelelim albümdeki favorim olan kapanış şarkısı “Lost Arcane City of Uppakra”‘ya. Özellikle bu parçanın genel havasını çok sevdim, oldukça geriden gelen vokaller ile birlikte kuvvetli bir gitar tonu bizi karşılıyor ve tam anlamıyla heavy metal/classic doom/saykodelik atmosferi yansıtan bir beste olmuş. Özellikle kapanıştaki klavyye solo bölümü tamamiyle sizi farklı bir havaya sokarken , derin derin düşünmeye itiyor. Oldukça başarılı ve tek kelime ile saykodelik!

“Uppåkra, three burial mounds of hell
Uppåkra, I long before the cursed Christ”

Darkthrone gibi çok bilinen bir grubu anlatmak benim için oldukça zor ,fakat ön yargılı durup bu albümü dinlemeyenlere şiddetle tavsiye ederim!

9/10

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu