Edgeflame – Bludgeon The Incarnated
More Hate Productions – 2020 – Türkiye
Ankara´da Thrash Metal rüzgarı esmeye devam ediyor. Thrashfire´ın son albümünden sonra, Edgeflame´de 7 Şubat 2020´de dördüncü Full-length albümleri olan ‘’Bludgeon The Incarnated’’, Rus menşeili firma ‘’More Hate Productions’’ aracılığı ile piyasaya çıktı..
Kritiği kaleme alıncaya kadar gerçeği söylemek gerekirse, Edgeflame´i yeteri kadar dikkat vererek dinlememiştim ve grup hakkında bu zamana kadar net bir fikrim yoktu.
İncelemeye başladığımda gözüme takılan ilk ayrıntı; Gitar/Vokal Tolga Sert´in yoğun azmi ve ısrarı ile, uzun süredir devam etmiş eleman değişimleri problemlerine rağmen dördüncü albümün gelmiş olması ki anlaşılan grup sorunların üzerinden gelmek konusunda başarılı. İşin aslı, bu ve benzeri sorunları bütün yerli gruplar yaşıyor, kemik kadroyu sabit tutmaya çalışmak ile başlayan ve maddi sorunlarla çoğalan bir çok sorun gruplarımızın omuzlarında ciddi bir yük, bu sebeple ısrarcı tutumuyla üretime devam eden Edgeflame´i (ve diğer gruplarımızı da tabi ki) tebrik etmek gerek.
Death Metal başta olmak üzere, ülkemizde üretilen Extreme Metal’in kalitesinin her geçen yıl artmasıyla paralel olarak, Thrash Metal üretiminde artan kalitede Edgeflame´in rolü görmezden gelinecek gibi değil. 7 parçadan oluşan ve toplamda 26.43 uzunluğunda olan albüm, genel bir değerlendirme ile daha çok Amerikan tarzı thrash etkisini yansıtan; agresif saldırgan parça yapısıyla, bir thrash metal fanının dikkatinden kaçmayacak bir çalışma.
Albüm iki dakikayı aşan ‘’The Aphorist’’ ile açılışı yapıyor. Ardından ikinci parça ‘’Providence at Dawn’’ ile yaylım ateşi başlıyor. Ustalıkla yazılmış Thrash riffleri, geçişlerde oldukça etkili olan kısa; ama parçanın temposunu ve yaratıcılığını perçinleyen sololar, geçişlerde kullanılan kısa melodiler ( ki bana Artillery´i hatırlattı bu ayrintı) ile bir giriş parçası olarak ‘’Providence at Dawn’’ ın üzerine düşen görev olarak etkili bir açılış yapması hususunda gereğini yerine getirmesinde etkili rol oynayan detaylar olarak görülüyor. Sıradaki parça aynı zamanda Albüme adını veren ‘’Bludgeon The Incarnated’’ ile albüm enerjisinden ve temposundan hiç bir şey kaybetmeden devam ediyor. Bu parçada ki davul performansı özellikle dikkat çekici ki Doğukan’ın hakkını teslim etmek gerek, diğer enstrümanlardan rol çalmadan ve performansın parça içerisinde kaybolmasının da önüne geçerek, özellikte konserde fanları yoracak çok ince ateşleyici ayrıntılarla performansını icra etmiş, diğer yandan Tolga’nın da bu parçada ki performansı, diğer parçalardan bir adim daha önde, screamler ve vokallerde ki agresif, saldırgan tavır dinleyiciye direk olarak geçiyor.
Bu iki parça için yaptığım değerlendirmeleri albümün diğer parçaları içinde söylemek mümkün, parça trafiği, rifflerin enerjisini teker teker parçaların içinde ve albümün tamamında hissetmek mümkün ki bu enerjinin albüm içinde dağılımı ve rifflerin matematiği, çok başarılı. Bir mitralyözün ateşlenmesinin ardından sonu gelmeyecek gibi, tüfeğin içinde eriyen mermilerin yaşattığı dehşet gibi başından sonuna gücü eksilmiyor. Grubu daha önceden dinlemeyenler için kısa bir tarif olarak Exodus´un erken zamanlarında ki agresiflik ile Megadeth´in teknik kimliğini bir araya geldiğini hayal edin, Edgeflame hakkında size bir fikir vermiş olacaktır.
Albüm´de negatif yönler var mı diye düşündüğümde, Türkiye standardında, dinleyici tarafından pek dert edilmese de, şahsım adına Edgeflame´in gelecekte daha iyi noktaya ve sahnelere ulaşması adına aşması gereken birkaç nokta dikkat çekiyor. Öncelikle vokalleri her ne kadar başarılı bulsam da, biraz tekdüze kaldığını belirtmem gerek. Eğer Tolga bir kaç farklı tarzı kullanırsa Edgeflame soundu için oldukça başarılı sonuçlar ortaya koyacağını ve grubun daha geniş bütçeler ayırabilecek firmaların dikkatini çekebileceğini düşünüyorum. İkinci husus ise kayıtlar daha iyi olabilirdi, bu konuda genel olarak bütçe anlamında aşılması gereken bir çok sorun olduğunu biliyorum; ama dediğim gibi bu ayrıntı Türkiye’den bir çok fan için (bende dahil) sorun olmayacaktır; fakat grubu dünya sahnesinde ön plana çıkarmak için bu oldukça gerekli. Nihayetinde bu müziği Türkiye’de üretmek maça 1-0 yenik başlamak gibi, en basitinden bir turneye çıkmak dahi pasaport, vize, bununla birlikte gelen tonla masraf, Avrupalı birçok grup için sorun olmayan bu ayrıntılar, gruplarımızın önünde dağ gibi yükseliyor. Bir grubun kendini tanıtması açısından çok önemli bir adım olan turnelerin gruplarımız için problemsiz yapılabildiğini bir fantezi olarak düşünürsek, bu gün Suicidal Angels´ın olduğu noktada kendi gruplarımız olurdu.
Artısı ve eksisiyle Edgeflame çok iyi bir albüm ortaya koymuşlar, grubu tebrik etmekle birlikte yolunun açık olmasını dilerim. Umarım eleman değişimi gibi girdap haline
gelen sorunları bir daha yaşanmadan Avrupa ve Dünya sahnesinde kendilerine yer bulurlar.
Albümün Yazar Notu :
7/10