Arşiv Odası : Tozlu Raflar #4 | Hypocrisy – Hypocrisy ve Anılar
Aslında sözlerime nasıl başlayacağımı bilemiyorum. Çünkü 1999 yılında çok ufak bir çocuktum. O dönemlerde büyük süper marketlerde dev müzik reyonları olur ve yabancı albümleri dinleme fırsatı elde ederdin.(Bazı yerli albümleri de tabii). Ben o döneme kadar klasiklerin ötesine geçememiş ve metal dinlemeyi yeni öğrenmeye başlamış bir çocuktum. Liseydi ,hatta bu kasedi almadan önce çok büyük bir deprem oldu ,okullar geç açılmıştı. Tam olarak ne zaman aldığımı hatırlamıyorum ama yaşadığım yere yakın bir hipermarketin müzik bölümüne dalıp bir kaç tane albüm satın aldığımı hatırlıyorum,METAL diye klasörlendirilen raflardandı. Yerli albümlerden hatırladığım kadarıyla Cenotaph ve Witchtrap (Sanırım) , klasiklerden ise Manowar,Iron Maiden, Metallica ,Slayer gibi büyük gruplar vardı ,ama aralarda adını duymadığım ya da sadece o dönem ki fanzin/dergilerde gördüğüm gruplar vardı, almaya cesaret edemiyordum. Hypocrisy yanlış olmasın Hammer Müzik mi dağıtıyordu yoksa onlar Türkiye baskısını mı yapmıştı yoksa tamamen market mi ithal etmişti hatırlayamıyorum.
Hypocrisy’i o zamana kadar hiç dinlememiştim ve o zamana kadar bu kadar extreme şeylere erişebilirliğim çok sınırlıydı. Şebek Fanzin, Enred, Non Serviam falan bakkallarda bulunabilecek kadar ulaşılabilmesi kolaydı. Açıp okuyorduk, Enred için emin değilim ama Şebek dergisini çocukluk arkadaşlarımla okuduğumu hatta onlarda bu adamlar ne ya korkunç falan dediklerini hala duyar gibiyim!
Tabii o zaman ne Peter Tägtgren bilirim, ne de Nuclear Blast Records. Ama Hypocrisy’nin tişörtünü de bir yerlerden satın aldığımı hatırlıyorum. Albüme geçemedim ,zira bu bölümün daha çok anı yazısı şeklinde olmasını planlıyorum. O dönemlerde Fractrued Millenum ile başlayan albüm benim için oldukça sert ve ulaşılamaz boyutlarda bir albüm hissiyatı veriyordu. İlginç çığlık vokaller,hızlı davullar sanki kulaklarımdan alev çıkıyordu. Hypocrisy’nin en sağlam ve sükse yapan albümü olduğunu ya da olacağını o dönemde kestiremiyordum. Hatta Akmar’da rahmetli Ayhan abiye ara sıra uğrardım ve oda beni tanımaya başladığında güzel klipler var çekeyim mi cd ye diye söylüyordu ,çek abi tabii demiştim . Ve Hypocrisy‘nin ilk albümlerinden “Inferior Devoties” o cdlerin birinin içinde vardı. Ne diyeyim tek kelime ile gaza gelmiş,bende böyle işler yapacağım diye iç geçiriyordum (yapamadı).
Ama extreme müziğe bu şekilde balıklama atlayıp,engin denizlerinde hala boğulmadan devam ediyorum. yaklaşık 20 seneyi devirdim (Hatta geçmiş bile,zaman çok hızlı akıyor). Hypocrisy‘den sonra tabii daha fazla bu tarza yöneldim ve artık hayatımın bir parçası oldu,asla bırakamıyorum! Fakat bu albümde işlenen lirik temaları ya da kapak çalışmaları beni o kadar etkilememiştir. Sadece ilklerden biri ve o döneme göre dinlediğim en sert işlerden biriydi. O döneme göre dinlediğim en sert albüm yine marketten satın aldığım Cenotaph- Voluptucy Minced albümüydü… Hatta tvlerde cinayet haberleri çıktıktan sonra bir arkadaşıma dinlesin diye verdiğim kasedi geri aldığımda kaset kapağını babası görmesin diye tükenmez kalemle boyamıştı. Yıllarca o kaset rafımda durdu,şu an kim bilir nerede!
97 yılı gibi başladığım metal dinlemeye 99 yılı sonu gibi extreme metal deryasına atladığım bu albüm ömür boyu unutamayacaklarım arasında ki yerini alıyor !