Kritikler

Endoterra – Endoterra Albüm İncelemesi

Bağımsız Kayıt – 2024 – Amerika Birleşik Devletleri

Endoterra kendini şöyle tanıtıyor: Endoterra, küresel siyasi gerilimler tüm zamanların en yüksek seviyesinde ve dini çatışmalar sürekli devam ederken, insan trajedisi ve zaferi hikayesini başlatıyor. Kökleri teolojik dogmatizme dayanan topyekûn nükleer savaş patlak verdiğinde, Dünya’nın kaderi acı bir şekilde mühürlenir. Savaşın harap ettiği Dünya’dan kıl payı kurtulanların çalkantılı yolculuğunun ardından, insanlığın son mültecileri prototip bir nesil gemisiyle yıldızlar denizine açılır. İnsanlığın bildiği tek yuvanın yıkım zincirlerinden kurtulan bu insanlar, göksel fırtınalara göğüs gererken ve göklerin ilahi harikalarını deneyimlerken, bilinmeyen tehlikeli bir yolculukta sebat etmek için savaşmak zorundadırlar. İnsanlık kendi elleriyle yarattığı ölüme yenik mi düşecek, yoksa hayatta kalmalarını sağlayan ilahi bir takdir mi var?

Denver’lı grup, progresif öğeleri bol olan bir deathcore icra ediyor. Stephen Myers gitar-vokal-bass ve synthsları üstlenmiş, David Wilson vokallerde, Patrick Haga davul ve geri vokal, Cody Taylor ise geri vokalleri çeşitlendirmiş. Grubun kadrosu kısaca bu şekilde…

Albüm Ad Astra ile açılıyor. Aslına bakarsanız çok sert bir giriş şarkısı değil, vokal çeşitliliği ile birlikte bazı break-downlar ile süslenmiş bir modern metal denebilir. Grubun ikinci şarkısı Non Exieris growl vokal ve in-kalklar ile açılıyor. Şu ana kadar deathcore sertliği ve akışkanlığını hissedemedim diyebilirim. Yoğun klavye kullanımı şarkının genel atmosferine derinlik katmış fakat sertliğini biraz almış denebilir.

9 şarkılık bu albümde bir Def Leppard coverı da mevcut, Gods of War isimli şarkıyı albümlerine ekleyerek sevdikleri bir grubu yorumlamış oluyorlar. Albümün yedinci şarkısı olan Endoterra’da, Foreign Waves ve The Contortionist gruplarında da görev yapmış Jonathan Carpenter ile bir düet yapılmış.

Endoterra’yı deathcore agresifliğinde ve geçişkenliğinde bulmadım. Fakat “core” tabanlı bir müzik yaptığı aşikar, buna metalcore da denebilir. Ama yine de çok sert bir grup olarak değerlendiremeyeceğim. Klavye kullanımları, şarkı trafikleri, genel atmosferik yapısı biraz durağan geldi. Ama vokal yine de oldukça güçlü, bence deathcore denilince aklıma gelen gruplar arasında Carnifex, Slaughter to Prevail (son dönemde biraz daha nu-metal olsalarda), Suicide Silence, Thy Art is Murder, Fit For An Autopsy, Despised Icon gibi gruplardaki yoğun ve sert atmosferi beklerdim…

Biraz uzun tutmuş olabilirim ama Endoterra, genel olarak kayıt kalitesi ve beste kapasitesi olarak çok sert bir deathcore dinletisi sunamıyor. Ama şarkılarının trafikleri ve hissettirdiği duygular olarak başarılı bulduğumu söyleyebilirim. Grubun kendi adını taşıyan şarkısı Spotify üzerinde 1000’den fazla kez dinlenmiş. Şarkının duygu yoğunluğu diğer parçalara göre daha yüksek, belki de o yüzden daha fazla kişiye ulaşmış olabilir. Def Leppard coverlarından da kısaca bahsedecek olursam, sanki çaldıkları tarza çok uyumlu olmamış.

Albüm 1 saat 7 dakikalık süresi ile dikkat çekiyor. Aslında bu kadar uzun bir kayıt dinleyiciyi biraz soğutabilir, bence intro ve geçişleri biraz daha kısaltabilir, albümü 45-50 dakikalık daha standart süreye çekebilirlerdi.

7/10

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu