Röportajlar

Dishearten Röportajı

Merhaba Dishearten, öncelikle sizi biraz tanımak isteriz. Nerede, ne zaman ve kaç yılında kuruldunuz?
İlk olarak 1995 yılında İstanbul’da “Şaman” adıyla kurulduk. Yaşanan değişimler sonucu kurucu kadrodan yalnızca Emre Köse’nin kalmasının ardından, aramıza katılan yeni grup elemanları ile birlikte, 1997 yılında “Dishearten” adını alarak devam etme kararı aldık. Bu yıl içerisinde, 3 parçadan oluşan bir demo hazırladık. O dönem metal müzik ile ilgilenen ve albüm basan yerli firmaların dikkatini çekti ve albümü basmak istediler.
1999 yılında albüm kayıtları için plak şirketi ile anlaşma yapıldı ancak; yaşanan ekonomik kriz, acı ’99 depremi ve getirdikleri, satanizm ile bağlantılı önyargılarla da birleşince firmalar bir süre piyasadan el çekmek zorunda kaldılar. 2000 yılında albümü kendi imkanlarımız ile yeniden kayıt etmek istedik, fakat yetersiz gördüğümüz için bir süreliğine grup kendini by-pass etmiştir.
Dishearten, 2011 yılında kurucu üyelerden Cenk Ersavat’ın vefatının ardından, onun anısına yeniden kurulup müzikal hayatına devam etme kararı aldı. Bu yeni oluşum süreci 2014 yılı ortalarında tamamlandı ve mevcut kadromuz şekillendi.

Heyecanla beklenen yeni albümünüz “Portal Of Anatolia” yayımlandı. Albümde Türk Halk Müziği ve Türk Sanat Müziği motiflerini içeren kendinize has bir Black Metal soundu oluşturdunuz, biraz da bundan bahseder misiniz bizlere?
Albüm genelinde var olan parçaların oluşum tarihleri 1999 yılı ve öncesine dayanıyor. Grup üyeleri olarak hiçbir zaman kendimizi metal müzik ve türevlerini dinleyerek kısıtlamadık. Müziğin evrenselliğinden faydalanarak, gerek yerel gerekse global birçok tarzı dinliyor ve benimsiyoruz. Dolayısıyla, bestelerimizdeki melodik yapı ve hayata bakış açımız, kendi klasik eserlerimizin bu türe entegre edilebileceği fikrini ortaya çıkardı. Biz ve dinleyicilerimiz de bu entegrasyondan keyif aldı. Dishearten, ilerideki çalışmalarında da bu çizgiyi koruyacak ve kendi kültürel motifleri ile batı metal sound’unu sentezlemeye devam edecektir.

Albümde en özel noktalardan biride Portal Of Anatolia isimli şarkınızda kullandığınız Türkü yani Ah Bir Ataş Ver, bunun hikayesi nedir?
Soundun oluşumu çok kolay ortaya çıkmasa da, çıkan sonuçtan memnunuz. Bunu, dinleyicilerimizin desteğini aldıkça daha da iyi hiddediyoruz. İçinmizdeki müzik yapma arzusu ve yenilikçi ruhun itici gücü, sound anlamında deneysel konulara yönelmemize yol açmaktadır. “Portal Of Anatolia” sound’u da, Türkiye’de metal müzik dinleyip kendi kültüründen tınılar arayan dinleyiciler ve bizim için özel yeri olan bir parça. Sevdiğimiz, buselik makamında ve armonik minör uyumu olan bir türkü olması da bizi etkilemiştir.

Sizi yıllar önce Dark Tranquliliy grubunun ön grubu olarak izlemiştik, peki önümüzdeki süreçlerde böyle bir sürpriz konser, turne vb… var mı?
İlk olarak 20 Ağustos Pazar günü, İstanbul Taksim Dorock sahnesinde olacağız. Devamında yurt içi ve yurt dışı konserlerimiz sürecek, netleştikçe duyurmaya devam edeceğiz.

Portal Of Anatolia son yıllarda dinlediğim en önemli albümler arasında, genel olarak albüme gelen yorumlar nasıl ve ne yönde?
Özellikle albümü demo döneminden hatırlayanların verdiği destek ve güzel tepkiler, 2. albüm hazırlıklarına başladığımız bu dönemde bizi motive etmekte. Grubu ilk kez tanıyan ve dinleyenlerden de son derece olumlu tepkiler alıyoruz, bizi sahnede görmek isteyenlerin sayısı giderek artıyor.

Türkiye’de son yıllarda ard arda birçok Black Metal grubu çıktı, ve özellikle çok iyi albümler yapan gruplarda var, nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ülkemizde son derece başarılı işler ve müzisyenler var. Bizler gibi projelerini tekrar hayata geçirmek için bir fırsat bekleyen ve kabuğuna çekilmiş onlarca müzisyen dostumuz olduğunu biliyoruz. Hepsini tekrar sahnelerde görmek en büyük dileğimiz. Takas Pazarı ve İzmir Attack gibi oluşumlar da son dönemdeki hareketliliği artıran ve yürekten desteklediğimiz girişimler. Uzun vadede, bu tarzlarda çalışma yapan daha fazla stüdyo, prodüktör ve plak şirketi ile eski günlere dönmeyi bekliyoruz.

Ülkemizde siyasi durumları nasıl değerlendiriyorsunuz, örneğin sırf yaşanan olumsuz durumlar nedeniyle son 2 yıldır ülkemizdeki yabancı festivaller , konserler vs iptal edildi ve hatta olmuyor.tüm bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?
İçinde yaşadığımız coğrafya, asırlardır çok farkı uygarlıklara, imparatorluklara ve dinlere ev sahipliği yaptı ve buna devam ediyor. Bu da yoğun bir duygu ve kaotik ortam oluşturmakta. Acılar çeken bir coğrafyayız ve kaderine terkedilmemelidir. Barış ve anlayış ortamının gerekliliğini her dönem gibi bugün de arıyoruz. Ülkemizin kuruluş ve varoluş ilkelerini benimseyen yönetici ve idarecilerle sorunların çözüm yoluna girebileceğine inanmaktayız.
Malesef sanat, her zaman bu olumsuzluklardan acımasızca etkileniyor. Ne pahasına olursa olsun çalmaya, üretmeye devam ederek üstesinden geleceğimize inanıyoruz.

Dishearten olarak gerek yurttan gerek dünyadan en beğendiğiniz isimler kimler?
Sayması çok zor, ancak hepimizi yıllardır etkileyen ve müzikal birikimimizi oluşturan yerli & yabancı bir çok grup ve müzisyen olmuştur. Ortaya koyduğumuz bestelerde de, bu birikimin ve vizyonun etkilerini hissedebiliyoruz.

Dishearten’in bundan sonraki planları neler?
2. albüm hazırlıklarımız sürüyor. Arayı fazla açmadan yeni albümümüzü sunmak, gerek yurt içi gerekse yurt dışı konser ve festivallerde müziğimizi dinletmeye devam etmek istiyoruz.

Son Olarak sorularımızı cevapladığınız için size sonsuz teşekkür ediyor başarılarınızın devamını diliyoruz, sevenlerinize neler söylemek istersiniz?
Dishearten ekibi olarak röportaj için biz teşekkür ederiz. Okuyucularınız arasında mutlaka müzisyen dostlarımız da var. Her ne olursa olsun hissetiklerini bir şekilde hayata geçirmelerini diliyoruz. Ülkemizin sanata ve sanatçıya her zamankinden daha fazla ihtiyacı olduğu bir dönem geçiriyoruz.

Sahnede görüşmek üzere…

DISHEARTEN (TUR): Website |Facebook |Instagram | Soundcloud |Youtube | Itunes (Portal Of Anatolia)

 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu