TİR
Merhaba Oytun, öncelikle ilk Tir albümü Mountains harika bir çalışma, yürekten tebrik ediyoruz, bizlere bu çalışmadan biraz bahseder misin?
Merhaba…Tir, 2016 yılında adına ve projesine karar verdiğim tek kişilik bir çalışmanın ürünü.90’lı yılların sonundan itibaren Heavy Metal’den Black Metal’e uzanan yelpazede, bilgi-müzik birikimimin yansıması diyebilirim.
Mountains, Türkiye’nin de Dungeon Synth tarzında ilk örneği olarak müzik tarihimizde yerini aldı, peki bu tarzda başka yaklaşımlar vs oldu mu hiç?
Sizin de belirttiğiniz gibi Türkiye yerelinde bu tarz bir ilk. Elbette Black Metal’in ambient-depressive ve raw türlerinde Dungeon Synth’e göz kırpan gruplarına rastladım. Ama içeriğinde saf senfoni ve enstrümantel ögeler bulunduran Mountains albümüm bu alanda yalınlığını şimdilik koruyor…
Tir her yönüyle tek kişilik bir çalışma. Bütün işlemlerini kendin yaptın ve bu yönüyle de çok özel, tek kişi olarak böylesi özel bir çalışmaya imza atmak nasıl bir duygu?
Müziğe yaklaşımım ya da disiplinim bu grup ve albümü tek başıma üretmeye iten en önemli duygu diyebilirim. Elbette öneri almaya açık biriyim fakat son kararların hepsini kendi başıma alıyor olmam ne istediğimi ve neyi yansıtmam gerekliliğini belirleyen en önemli ölçüt. Buradaki çabam ‘marjinal’ olmaktan öte kendi birikimlerimin farkında olup bunların üstesinden geleceğime inanmaktan geçiyor. Elbette endüstriyel ‘metal’ ya da deneysel müzik anlayışının oldukça dışında olmam bu seçeneği daha fazla benimsememe yol açtı.
Mountains hakkında gerek yurttan gerekse yurtdışından aldığın tepkiler nasıl ve ne yönde?
Albümüm Dead Generation Records ve Black Candle Distro’dan kaset formatında basıldı. Gerçek bir underground anlayışın bu kulvardan geçtiğine inanmışımdır hep. Bu yüzden kaset sürecinde yanımda olan bu iki firmadan dostlara tekrardan teşekkür etmek isterim. Akabinde A.B.D’den Elegy Records ile temasım sonrası albümüm Cd formatında da yeniden basıma girdi. Satışların Türkiye içinden çok yurt dışında daha fazla talep görmesi (İngiltere-Almanya-Avusturya..) asıl olarak Türkiyeli metalci ya da ambient/dungeon synth destekçilerinin mevcut isteklerinin hangi ölçütlerde ilerlediğini gösteriyor ne yazık ki. Bu yaklaşımı daha fazla açmama pek lüzum olduğunu düşünmüyorum ama ‘yaldızlı’ ve ‘parlak’ kayıtların METAL müziğinde yerinin asla olmadığını düşünenlerdenim!
Mountains albümündeki o ruha hayranım diyebilirim, peki bu ruhu nasıl yakaladın ve nelerden ilham aldın?
En başta da bahsettiğim gibi tüm bu birikim 90’lı yılların karanlık sanat dönemlerine denk geliyor. Liseli yılların başında tanıdığım Heavy Metal müziğinin evrimi bende çok hızlı gelişti. Kökleri hızlı bir şekilde kavradıktan sonra kendimi Black ve Norveç Black Metal’inin içinde buldum. Leş kayıtlar, anlatılan hikayeler ve sahiplenilen saf ve soğuk kültür bugün Mountains albümüm de kesinlikle yerini aldı. Doğa ve evren benim için tek gerçek! Bunu birçok felsefi akımı sahiplenerek de gördüm diyebilirim; ekstra etkenler de Paganizm ve Şamanizm olunca daha fazla beklemek kendimi inkar olacaktı sanırım.
Sıkı Bir Black Metal dinleyicisi olduğunu biliyoruz, gerek yurt gerek dünyada Black Metal’in şuan ki pozisyonunu nasıl değerlendiriyorsun?
Black Metal, tam tarih vermek de zorlansam da 2005’den bu yana artık yok. Birkaç grup dışında, kapitalizmin müziğe olan saldırısı ve birçok grup, şirket ve kişilerin kolaycılık kafasıyla teknolojiyi kabullenişi sonrasında, saf ve keskin yapısını kaybetti. Türkiye’den Black Metal olarak anımsadığım sadece Pagan var, şimdiler de Sarcophagus iyi işler çıkartıyor…
Tek kişilik projeler deyince aklımıza Bathory ve Burzum geliyor. Bu iki grup dışında bizlere önerebileceğin ve tavsiye edeceğin isimler var mı?
Burzum yani Varg’ın ben de ve müziğim de yeri büyük. Kesinlikle birikimlerini fazlasıyla sahiplendiğim biri Varg. Hem müzisyen hem de yazarlık yönü fazlasıyla kuvvetli. Burzum dışında her daim üst bir müzik yaptıklarına inandığım Darkthrone ve Mayhem de benim için fazlasıyla önemli gruplar. Bu alanda fazlasıyla öneri de bulunabileceğim grup var aslında ama özellikle belirteceklerim(yukarıda belirttiklerimi saymazsak); Satyricon, Immortal, Emperor, Gorgoroth (ilk yıllar), Enslaved (ilk yıllar)…
Bildiğimiz kadarıyla şu sıralar yeni albüm hazırlığındasın. Nasıl gidiyor, gelişmeleri bizimle paylaşmak ister misin?
İkinci albüm hazırlıkları sizin de belirttiğiniz gibi başladı diyebilirim. Şimdiden 2 parça hazır, bu albüm enstrüman çeşitliliğini biraz daha artırmayı düşünüyorum. Yine Black Metal’den besleneceğim kesin fakat neo-folk ya da neo-classical türlerin de müziğim de yeri olacak. Yakın dostum olan Markus Stock (Empyrium) ile yeni albüm kayıtlarımı birlikte değerlendirme düşüncesindeyiz. En başından beri Mountains albümünü sahiplenmesi ve Empyrium, Dornenreich ve The Vision Bleak elemanlarıyla Tir projeme övgü ve önerilerde bulunmaları sanırım benim için özel ve önemli bir şans.
Bugünlerde yurtta çok iyi metal albümleri çıktı, nasıl buluyorsun genel olarak metal piyasamızı?
Açıkçası önceki sorunuzda içeriğine biraz değindiğim üzere Türkiye metal sürecini üretken bulmuyorum. Birçok grup, birbirinin tekrarı veyahut cover band tadında ilerleyen nitelikte. Metal müziğinin vahşi, yaban ve korkutucu tadını barındıran grup sayısı oldukça az. Bu başlı başına bir sorun. Materyal olarak ellerinde çok fazla olanak varken (doğa, politika, tarih) bu denli geri ve birbiri benzeri üretimlerin çıkması gerçekten şaşırtıcı!
Tir’in ilk albümü farklı tatlarda ve dolayısıyla çok özel. Yine bilindik tarzların dışında farklı farklı gruplar ve projelerde var, bunlar beni çok mutlu ediyor, doom metal ve progresif rock gibi türlerde kendini göstermeye başladı, bu konuda düşüncelerin neler?
Eğer bu sorunuz Türkiye yereli içinse buna yanıtım olumsuz olacak. Elbette merak ettiğim birkaç grup var ve henüz tam anlamıyla dinlemediğim. Küresel olarak doom metal her daim benim gizli favori müzik tarzım olmuştur. Sanırım hepimiz My Dying Bride, Funeral, Estatic Fear ve Empyrium gibi gruplarla büyüdük değil mi! Şimdiler de eski karanlık üretimlerini arıyor olsak da halen dinlenir olmaları bizim için bir şans…
Tir ile hedeflerin neler üstat?
Müzik özünü kaybetmediğin sürece bir devinim hali. Her ne kadar yapmış olduğum müzik tarzı ambient/dungeon synth olarak adlandırılıyor olsa da ben Black Metal’in o çiğ yapısını taşıdığına inanıyorum. Bu yüzden yapacağım yeni şarkı ve albümler, mevcut model ve içeriğin pek de dışına çıkmayacak. Tüm bunlara bağlı kendim için ‘şaşırtıcı’ sonuçlara varacağımdan da eminim. (Müzik şirketi ve zaman zaman gerçekleşecek ortaklık çalışmaları)
Sorularımızı cevapladığın için minnettarız üstat, son olarak dostlarımıza neler söylemek istersin?
Extreminal’e fazlasıyla teşekkür ederim. Bir dönem kritikler yazdığım bir site olarak bu underground hareketin yeri bende başka! Desteğiniz adına teşekkürler…