Kritikler

Tides of Chaos – Crossing the Thrashold (Albüm İncelemesi)

Bağımsız Sanatçı – 2024 – Norveç

Norveç’li tek kişilik melodic black metal projesi Tides of Chaos’u kısaca tanıyalım:

2021 yılında gitarist ve vokalist Henry Lemoin tarafından kurulan Tides of Chaos, güçlü ve derin atmosferik bir sound sunan tek kişilik bir projedir. Grubun müziği death metal, black metal ve senfonik metal unsurlarını kusursuz bir şekilde harmanlayarak epik ve güzel olduğu kadar agresif bir ses manzarası yaratıyor.

Öncelikle solo bir proje olmasına rağmen Tides of Chaos, bas gitarda Rich Grey (Annihilator/Aeon Zen), davulda Naman Sachdev ve keman, viyola ve viyolonselde Matthew Dakoutros gibi önemli müzisyenlere de yer veriyor.

Gelelim ilk albümü olan Crossing the Threshold’a. Tides of Chaos’u daha önce single çalışmasında dinlemiştim ve beğenerek Spotify çalma listelerimize eklemiştim. Albümü detaylandırmadan önce genel olarak ben Emperor havası aldım. Tabii müziğin içerisinde keman, viyola ve viyolonsel eklenmesi artı olarak yer yer temiz vokal kullanımı ile müzikal anlamda biraz daha çeşitlendirilmiş bir metal grubu diyebilirim. Hani Tides of Chaos black metal çalıyor derseniz, haksızlık etmiş olabilirsiniz.

Melodik blackened death metal grubu Tides of Chaos, ilk albümleri Crossing the Threshold’u 9 Ağustos’ta yayınladı. Yoğun vokaller, büyüleyici riffler, güçlü davullar, senfonik öğeler ve yükselen gitar lead’leri ile oldukça doyurucu bir sound elde edilmiş.

İlk single “I Will Rise”, agresif vokalleri, kaliteli riffleri ve duygusal lead gitar çalışmasıyla dinleyicileri şimdiden büyüledi. Üç single’ın daha yayınlanmasının ardından albümün tamamı metal camiasına sunuldu.

Albümde dikkat çeken şarkıda yukarıda da kısaca bahsettiğim açılış şarkısı olan I Will Rise oldu. Gerçekten başarılı bir giriş ile beklentiyi yükseltiyor. Sizi agresif bir başlangıç ile içine çektikten sonra Screams ile biraz tempoyu dengelemeyi başarıyor. Surrender Now ile devam eden albümde hava biraz daha sakinleşiyor, bu şarkı keman ve diğer çalgılar ile başlıyor. Cradle of Filth tarzı fısıltılı bir vokal ile çeşitlilik sağladıktan sonra, temiz vokale geçiş yaparak atmosferi daha da derinleştiriyor.

Relentless Might gerçekten kaliteli bir şarkı olmuş, sertliği ve yükselişi cidden hissediyorsunuz. Albümün tam ortasında başarılı bir geçiş sağlamış. Grubun albümü spotifyda yaklaşık 100 bin e yakın dinlenmiş. 9 Ağustos tarihinde piyasaya çıkmış bir albüm için yaklaşık 10 gün içerisinde bu kadar dinlenmeye ulaşmak bence büyük bir başarı, promosyonunu gizli ve derinden oldukça iyi yapıyor. Bu şarkıyı takiben hemen hemen aynı tempoda Deeproot Forest ve Metamorphic Eternity ile albüm sonlara yaklaşıyor. Metamorphic Eternity, sert başlayıp temiz vokallerin ve kemanların girmesi ile birlikte biraz trafiği değiştiriyor. Nordic Nocturne ve Arisen ile albüm kapanıyor.

Biraz detaylı bir kritik oldu ama gerçekten başarılı bir albüm olmuş. Kişisel olarak farklı türleri seviyor olsam da, 2 defa tam olarak bu albümü baştan sonra dinledim ve beni hiç sıkmadı. Albüm kapağı yapay zeka gibi dursada yine de renkleri gerçekten güzel olmuş. Tek kişilik proje olmasının handikapları ve avantajları tabii ki vardır. Ama bence Henry gerçekten başarılı bir iş çıkarmış.

8/10

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu