Kritikler

Nile – Vile Nilotic Rites

Nuclear Blast Records – 2019 – Abd

Bu yıl bitmeden birbirinden güzel albümler gelmeye devam ediyor. Efsane gruplar albümleri arka arkaya piyasaya sürüyor . “WHAT SHOULD NOT BE UNEARTHED” in üzerinden dört yıl geçti ve nihayet Nile geri döndü. Kudretli Mısır tanrılarının sabrı tükendi ve başrahip Karl Sanders abimiz, Imotep´in sağ kolu Kollias, ekibe yeni katılan Brad Parris (Bass, Vokal) ve Brian Kingsland(Gitar, Vokal) ile birlikte “ Vile Nilotic Rites “ ı yarattılar. Dallas Toler-Wade´in ayrılığından sonra gelecek yeni albümün yapım aşaması ve sonucunda ortaya çıkacak olan ürünü sabırsızlıkla bekliyordum. Ve net olarak söylemeliyim ki, Karl abimiz bu süreci çok iyi yönetmiş.Albüm tek kelimeyle muazzam!

İlk bakışta albüm hakkında söylenebilecekler; klasik Mısır temalı lirikler, Doğu müziği motifleri ve kaotik gitar riffleri albümün ana hatlarini oluşturuyor. Bu albüm için elbette ilk olarak herkesin dikkatini vereceği ayrıntı ise Kingsland´in vokal performansı. Kendi adıma başlangıçta Toler-Wade´in performansından daha güçlü buldum; ama albüm ilerledikçe görülüyor ki Kingsland, Toler-Wade´e göre çok farklı bir stil kullanmayıp, genel olarak Nile´ın bu zamana kadar ortaya koyduğu çizginin dışına çıkmıyor. Gitar yazımında izlenen Chromatic riff kullanımı, gitari ağlatan sololar, Mısır mitolojisinin bütün tanrısal gücünü albüme aktarmış. Toler-Wade´in ayrılışı, yeni elemanların katılımı, albümün ortaya çıkmasını biraz geciktirdi; ama Nile gücünden bir şey kaybetmiyor. Açılış parçası “Long Shadows of Dread” albümün kalitesini ve gücünün habercisi çok iyi bir açılış parçası. Bu albümde her parçanın kendi kimliği var sanki. Grubun yarısının değiştiğini düşünürsek,birlikte çalışmak, üretmek rutinini kazanıncaya kadar bireysel özelliklerin ön plana çıkmasından ötürü bu negatif durum olarak görülebilir. Bu yüzden bu albüm bir kesim için, birbiriyle uyumlu bir bütünden çok, farklı karakterlerdeki şarkılardan oluşan bir koleksiyon gibi tanımlanabilir. Fakat bu durum bence albümün başarısına gölge düşürmüyor. “Oxford Handbook of Savage Genocidal Warfare” mitralyöz gibi bir parça, albüme adını veren “Vile Nilotic Rites” ise gerilimi tırmandıran çok iyi mod-tempo rifflerle örülü. “Seven Horns of War” ise neredeyse dokuz dakikalık, etnik unsurlarla birleşmiş epic bir parça..

Bireysel performansları değerlendirmek gerekirse, Kollias bir çok kişi için tartışılmaz bir isim; fakat Nile´ı sürekli kendini tekrarlayan tatsız bir performansla kısır bir çıkmaza soktuğunu düşünenlerde azımsanmayacak kadar çok. Objektif olarak değerlendirmek gerekirse Kollias kedisinden beklenen, alışık olduğumuz performansı yine ortaya koymuş. Önceki Nile albümlerinden farkli bir dokunuşu var mı? Bence yok. Karl abimize gelirsek her zamanki gibi Kaotik riff üretimi, kompozisyon yazımında ki becerisi ile yine albüme imzasini atmış. Artı olarak Kingsland´in riff çeşitliliğindeki katkısı gözden kaçmıyor.

Nile önceden olduğu gibi bugünde Death Metal camiasi içerisinde çok önemli bir yere sahip ve bulunduğu noktadan aşağıya inecek gibi değil. Hala çok iyi albümler üretiyor ve böyle düşünen biri olarak bu noktada kesinlikle yalnız değilim. Bir Nile yada Death Metal fanı olarak 55 dakikalık bu death metal bombasını baştan sona defalarca dinleyin ve tadını çıkarın. Nile hala kanun gibi albüm yapıyor.

8/10

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu