Röportajlar

SHRAPNEL

Merhabalar Louis, Türkiye’de zayıf İngilizcem yüzünden fazla sohbet edememiştik, şimdi buradan biraz yükleneyim sana 🙂 Nervecell turnesi yorgunluğunu atmışsındır umarım 🙂 Turne nasıldı ?
Louis:
Turne fantastikti,Türkiye’deki seyirciler coşkudan bizi yutacak gibiydi, Nervecell ile ortalığı salladık diyebilirim.Hem de konser harici günde şehri gezme fırsatımız oldu, bu sayede hiç aklımızda olmayan bir gezide gerçekleştirmiş olduk, çünkü Türkiye turne planlarımız içerisinde değildi. Ama iyi ki gelmişiz ,kültürel bir gelişim oldu bizler için …

Shrapnel ile ilgili sorularımıza geçelim, grup 1999 yılında kurulmuş ve ilk albüm bu yıl piyasaya çıkmış, bu uzun aranın sebebi nedir?
Uzun sürmesinin temel nedeni ben ve Andrew’in bu projeye ana grup gözüyle bakmamamızdır. Son on yıldır bir çok grupta sayısız turne ve albüm kaydı yaptık. Bu da ciddi bir meşguliyet anlamına geliyor,Shrapnel başladığında bir gün nasıl olsa tamamlarız diye düşünüyorduk ve çok kararlıydık.Çünkü ikimizin de bu işe ayıracak hem gücü hem de zamanı vardı. Genel olarak spontane gelişen parçalarımız oldu (öyle düşünüyoruz). Beğenileceğine o kadar emindik ki, güvenimiz tamdı. Gruba romantik bir şekilde bağlıyız, neden diye soracak olursan Shrapnel bizim ilk göz ağrımız. Müzisyenlik deneyimimiz ve provalarımızı ilk Shrapnel grubu için yapmıştık, bu bizim için unutulmayacak bir deneyim…

"Hellbound" 10 yıllık bir çalışmanın ürünü mü? Daha farklı parçalar da olup elenmiş olmalı, bu süreçte olan müzikal gelişmelerden biraz bahseder misin?
Bu albümde yapmış olduğumuz on bir parçadan en iyi sekiz tanesini seçmek zorundaydık. Diğer üç para ise yeterince gaz ve değerli değildi. Albümü kayıt etmeden önce 2 hafta boyunca stüdyoya kapandık, on yıl içerisinde çok fazla çaldık diyemem. Hepsi bu! Shrapnel on yıl önce başladığımız kafada bir grup, çiğ,basit ve yüzünüzün ortasında bir yumruk gibi !

Albüm kapağı ve logonuz çok old school duruyor, fikrin ardında kim var?
“Eski Kafa” olsun ,yeni trend olsun gibi bir şey karşılaştırması yapmadık..Thrash metal in yeniden yükselmesinin pazarlama payı gibi bir şey, biraz da yaşlarımız ilerledi fakat 18inde nelerden zevk alıyorsak bu doğrultuda olması bizim kendi istediğimiz bir düşünceydi. Biz yeni ve orijinal bir grup olmayı düşünmedik,hiç bir zaman dinleyenler ne ister acaba demedik, içimizden gelen sert ve zalim metal müziği herhangi bir kişinin isteğine göre yapamazdık.

"Hellbound" hem müzikal hem prodüksiyon olarak çok iyi bir albüm, herhangi bir şirketin etiketini taşımıyor, ne şekilde dağıtılıyor? İnsanlardan gelen tepkiler nasıl?
Şu ana kadar herhangi bir firma ile anlaşmadık, kendi kendimizin distribütörüyüz. Eğer bir firma bizimle çalışmak isterse çok mutlu olabiliriz, ulaşın bize.. Yaşadığımız yer itibariyle iyi bir firma ile imza atmamız zor çünkü büyük firmalar genellikle gruplarının dünya turnesine çıkmalarını ve cd’lerini iyi tanıtmalarını istiyor. Biz dünyanın en izole başkenti olan Sydney ‘de yaşıyoruz. Avustralya! Bu yüzden de ülke dışında turlamamız oldukça zor oluyor. Ufak distrolar ile iletişime geçiş farklı ülkelere kendi imkanlarımız ile ulaştırıyoruz. Myspace’ten bize ulaşıp bilgi alabilirsiniz

Shrapnel 2 kişilik bir grup, kayıtta oldukça başarılı, sahne için ne gibi planlarınız var?
Konserlerde geçici müzisyen arkadaşlarımızla çalışıyoruz. Ben vokalleri, Andrew ise gitarları alıyor. Youtube‘dan izleyebilirsin, Shrapnel ile bir konserimiz oldu ama dahasını istemiyor değiliz. Canlı performans yaşama sebebim,hele birde böyle agresif ve saldırgan bir müzik yapıyorsanız, cehennemsel mutluluk!

Sahne ve session eleman durumunda grupta pozisyonunuz ne olur? Davul mu çalarsın vokal mi yaparsın?
Kuşkusuz davulları tercih ederdim çünkü en iyi yaptığım iş o, ama vokalistlikte bir o kadar heyecan verici. Seyirciyle en yakından temas kurmak ve onları çılgına çevirmek bir thrashçi için anlatılmayacak bir haz duygusu. “The Furor” grubunda her iki yönümü de kullanıyorum. (yok artık LeBron James – Cenk )

Yanlış bilmiyorsam Andrew’in Shrapnel dışında bir grubu var, seninse bir çok grubun var, nasıl yetişebiliyorsun bu kadar gruba?
Şu sıralar Mhorgl ile tüm zamanlı ilgileniyorum, Nervecell ve Shrapnel yardımcı olduğum gruplar, bazen çalışma programımı kaçırabiliyorum. Biliyorsun,çok fazla zaman ayırmak gereklidir. Ben her günümde mutlaka çalışacak bir zaman ayırıyorum.14 yaşından beri müzik benim için her şeyden öte bir şey ve her zaman ilk sıradadır. Bu bir çeşit esaret!!!

İkinizin de eski grubu olan Dybbuk’un kuruluş yılından yola çıkarak göründüğünüz kadar genç olmadığınızı varsayarak soruyorum, deneyimli müzisyenler olarak Avustralya ve dünya metal piyasası konusunda neler söylemek istersiniz?
Avustralya’nın büyük şehirlerinde piyasamız gayet iyi fakat ne acı ki şehirler arasındaki mesafeler çok fazla ve buda konserlerdeki maliyetleri arttırıyor. Her kentin belli tarzlarda iyi grupları var,bunlarda zaten uluslar arası piyasalarda duyulan gruplar, bir kaç ta güzel distromuz var .www.wf.com.au ,www.metalshopforums.com  gibi …Eğer çok merak ediyorsanız bir de şöyle bir tanıtım sitemiz varwww.ausmetalguide.com ,burada da bir çok grubun linklerine ulaşabilirsiniz.
Evet, bir çok fanımız gerçekten dostane ve yüzde yüz destekçimiz aralarında herhangi bir işe yaramaz yok! Genel olarak dünya piyasasına baktığımızda ,gerçekten mükemmel .Bence metal müzik popular kültürün önüne geçmeye başladı.Bir kez daha evlere girmeyi başardı. Sayısız metal gruplarının yanı sıra festivallerinde kitleleri arttı,artık biletler çıkar çıkmaz tükeniyor. Firmalar arı gibi çalışıyor.Metalciler giderek gençleşiyor. Avrupa’daki festivallere ilk kez tanık oldum, tek kelime ile vay canına !

Bir çok tarzda bir çok grupta çalıyorsun, Death, black ve thrash metal arasında bir seçim yapmak zorunda olsan hangisini seçerdin?
Çok kazık bir soru gerçekten, bu üç tarz için her zaman varımı yoğumu vermişimdir. ANGELCORPSE favori grubumdur ama birini seçmek zorunda kalsaydım Thrash Metal’i seçerdim. Çünkü enerji, agresyon ve yetenek barındırıp karşındakine koca bir “SİKTİR” çekebilecek tek dal bence bu !

80ler mi? 90lar mı? Yoksa 2000 sonrası mı? Hangisi piyasadaki gruplar ve kalitesi açısından sizce daha verimli?
90’ların başında metal ile tanıştım, bence en acayip zamanlar 90’ların başlarıydı. Öyle değil mi? 90 ‘lar bence çok rafine bir dönemdi. Prodüksiyonlar güçlendi, teknik death metal çıktı, blast davul ritimleri güçlendi, guttural vokaller daha çok bilinir halle geldi, gore metal doğdu, ikinci akım black metal gelişti ve hüküm sürdü. 80’ler metal kültürünü de çok severim çünkü bir çok grup ve bir çok başarılı isim vardı. 2000’lere baktığımızda metal müzik adına yeni bir kahramana ihtiyaç yoktu … Sevdiğim metal keskin, basit ve güçlü olanlarıdır.

Eski bir alkolik olarak alkolün eğlencesini ve tadını çok seviyorum, alkol ve müzik ile ilgili eğlenceli bir anınızı paylaşır mısın?
1999’ da Shrapnel’e yeni başladık biliyorsun, o zamanlar provalarda yaptığımız kayıtları kasede kayıt ederdik. Bir gün bir partiye giderken o kasedi aldık, içmeye başladık, içtikçe tabi ki giderek kafayı buluyorduk. Müzik setinin kontrolünü elimize aldık ve çalan boktan müziği kapatıp, kendi demomuzu koyduk, sesi kökledik, her yerde thrash metal vardı artık., sonra arkadaşlarımıza dedik yaa nasılmış Thrash Metal, hahaha alkol işte…

Shrapnel’in yakın vadedeki planlarını öğrenelim?
Hellbound albümümüzün tanıtımına devam edeceğiz,yeni albüm için bir şeyler yapmayı düşünüyoruz. Yerel konserler içinde bir iki arkadaşla görüşüyoruz umarım bir kaç ay içerisinde bir kaç konser daha verebiliriz.

Soracaklarım bu kadar, eklemek istediğin bir şeyler var mı?
Deli gibi thrash fanatiği kalın, patlayana kadar dinleyin, ama gerçekçi olursak kendinizi düşünüp ve inandığınız şey yolunda vazgeçmeyin, Extreminal’e teşekkür ederiz, tabi ki okuyuculara da… Dünyadaki en iyi thrash metal için sitemize göz atın !!!

www.myspace.com/shrapnelaustralia

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlgili Makaleler

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu