Röportajlar

SAINT VITUS

St. Vitus gitaristi Dave ile Viena konserlerinden önce kısa bir söyleşi gerçekleştirdik. – Viktor
Not: Görüşme bire bir konuşma şeklinde olduğundan dolayı cümleler oldukça devrik , elimizden geldiğince düzenlemeye çalıştık. – Cenk

Öncelikle grubun ilk günlerinden bahsetmek istermisin ve Wino nun gruba dahil olma süreci ,Maryland’da The Obsessed ile çalıyordu galiba değilmi?
Dave Chandler (gitar):
1979’dan beri grupça müzik yapıyoruz,1986 ‘da ilk konserimize çıktık.O tarihlerde Scott gruptan ayrılmıştı ve underground piyasada gruptan ayrılacağı konusunda söylentiler dolanıyordu zaten.Wino hakkında bir çok kişiden duyumlar almıştık.The Obssessed tan beklediği verimi alamıyordu. Birinden the Obssessed in demosunu buldum dinledim ve çok beyendim. 86 yılında doğu cephesindeki konserlerimizden birine geldi. Kasedini dinleyene kadar o herif hakkında pek bir fikrimiz yoktu. Birlikte çalışmaya başladık ve ilk demoyu (“Born too late” ) kayıt ettik.

Belli ki St.Vitus ismi Black Sabbath ın parçası olan “St. Vitus Dance” dan geliyor…
Evet ,gerçekten o parçadan geliyor.St.Vitus isminin satanik bir isim olmadığı konusunda emin olmamız gerekiyordu. O dönemde satanik saçmalık gruplarından biri olarak anılmak istemiyorduk. Düşündük ve bu ismin güzel olacağına karar verdik. Müzisyenlerin azizleri,dansçılar ve şifacılar… Tüm iyilik veren şeyler … Sonra dedik ki vay canına bu parçanın ismi ne kadar güzel,hemen almalıyız. Şöyle bir gerçek varki geçmişten gelen bir hastalık olarak vucudlarımızda tik haline gelmiş.

Albüm ismi olarak” Die Healing” seçilmesinin özel bir nedeni var sanıyorum?
Aslında tam olarak öyle diyebilirim,bu albümün son albümümüz olduğunu biliyorduk. Literatür anlamına bakacak olursan , ölmeden önceki son ayılış denilebilir.Yani biz geri dönmek için ayıldık ama aynı zamanda da öldük çünkü bu bizim son albümümüz oldu. Almanca’ya çevirirsek manası değişiyor,”the healing” iyileşme manasında,çift mana oldu bizim için…

Almanya referansına ne diyeceksin,orada çok popüler olmanızın sebebi ne ki ?
89 yılında Avrupaya ilk geldiğimizde Almanlar bizi çok sevmişti.Bu yüzden de Alman bir firma ile albüm anlaşmasına imza attık.Almanya’nın her yerinde çok güzel konserler verdik.Almanya’da nedense kendimizi daha iyi hissediyoruz bu da seyircilere yansıyor,çok eğlenceli bir şey.

Black Sabbath’ın haricinde müziğinizde Black Flag etkileride görülüyor,sanırım onlarla bir turneye de katılmıştınız.Bir kaç albümleri sizinle aynı firmadan yayınlandı,peki daha önce Black Sabbath ile birlikte çaldığınız bir konser veya turne oldu mu ?
Hayır ,geçen yıl Fransa’da Hellfest te kısa bir konser vermiştik, Heaven and Hell ‘den sonra çıktık.Sabbath ile çalmaya çok yaklaşmıştık. Ozzfest turnesine katılmak isterdim,çok iyi olurdu. Aslına bakarsan etkilendiğimiz gruplarla çalma fırsatımız olmadı çünkü hepsi 70’lerde kaldı (Alice Cooper,Blue Öyster Cult vb.) Ama Blue Cheer ve bir kaç ünlü punk grubu ile birlikte çaldık.(Black Flag,Agnostic Front vb.)

Her neyse,başka bir sorum ise şu sence Ozzy ile Black Sabbath yeniden bir araya gelip konsere çıkıp,albüm kayıt eder mi ?
Hmm, bilemiyorum,kişisel sağlık durumlarıyla alakalı bir durum bence,biliyorsun artık gruptakiler gerçekten genç değiller.Bizim içinde bu geçerli bir durum davulcumuz hariç hepimiz 50li li yaşları geçmiş adamlarız…


Wino’nun gruptan ayrıldığı doğru mu ? Hellround records ile yapılan anlaşmaya göre The Obssessed ‘ı yeniden toplamış galiba ?
Bence bunları Wino’ya sormalısın, son dönemlerde grupça problemler yaşadık.The Obssessed ‘in yeni kayıt yaptığını duyduk ve eğer turneye çıkacaksan bizim için sorun yok dedik.Anlayışlı davrandık çünkü biz grupça bir şeyler yapacak kadar iyi değildik.O yüzden tam olarak bilmiyorum zaten istediğini yapmakta özgür bize bir şey söylemesine gerek yok.

Wino’suz olan kayıtlarınız hakkında ne düşünüyorsun ?
C.O.D albümü dışındaki tüm albümlerimizi seviyorum.O albümden memnun değilim,çünkü prodiksion olarak hiç başarılı değildi.”Die Healing” albümümüz favorilerim arasında bulunuyor.İlk albümümüzün ayrı bir yeri var tabiki çünkü hücüm kayıttı .Amatörce düşündüğümüz dönemler olduğu için çok rahat hissediyorduk. Ancak yinede “Die Healing” yaptığımız en profesyonel albümümüzdü.

Son dönemlerinizde kişisel farklılıklar gözünüze çarpmaya başlamıştı sanırım …
Evet oldukça ,Mark ve ben gruptan ayrılmak istedik,diğer grup üyeleri birbirleriyle çatışmaya başladı.Kimse kimseyle ilgili değildi.Wino mutsuzdu e tabiki bizde mutsuzduk, Wino ‘da The Obsessed ‘e dönmeye karar verdi.

2003’te Şikago ‘da bir konseriniz oldu,Double Door bar’da “Born too Late” kadronuz ile çalmıştınız,Neden Şikago ,Trouble grubu ile ilgili bir gelişme mi oldu ?
Trouble’dan Bassçı Ron ile birlikte Debris Inc. Grubunda çalıyordum.Birçok davulcu geldi geçti ama sabit davulcumuz Henry o dönemki davulcularımızdan biriydi.Ülkeyi turlarken Şikago’da çalmayı severdik ve hep orada çalardık. Dedik ki Vitus’la da yeniden bir konser vermeliyiz,çünkü Full Force Festivalinden teklif almıştık. Debris ‘te çalarsa bizde varız dedik.Teklifi yapanlarda bu işe O.K deyince güzel bir konser oldu. Vitus ile böyle bir konser düşünmüyordum çünkü geçen sene Debris ile Wacken’da çalmıştık. Şikago’yu seçtik çünkü Debris orada doğup büyüyen bir gruptu…

Bu konserden sonra bir DVD çıkarmıştınız değil mi ?
Evet Debris’in web sitesine gidip satın alabilirsin.

Debris Inc. Devam ediyor mu yani ?
Hayır,devam etmiyoruz çünkü giderek keyifsiz hale gelmeye başlamıştı.Daha fazla sürdürmek istemedim.St. Vitus ile hiç bir şey yapmıyorduk. Roadburn için yeniden Vitus ile birşeyler yapmaya başladık,hepsi bu.

Gerçekten St.Vitus’a yeniden başlamayı düşündünüz mü yoksa sadece birkaç konserden oluşan bir şov mu planladınız ?
Hayır, sadece bir konser düşündük, o zamanlarda Debris grubuna devam etmek istiyordum ve 2005 te Debris bitti.

2008’de yine bir araya geldiniz ve bir sonraki yıl da Roadburn’de çıktınız …
Evet, Roadburn’den teklif aldık ve “hadi bakalım gidip çalalım” dedik. New Orleans’ta çaldık. Çünkü o şehirde yaşıyoruz, bir çok provamızı orada yapıyoruz, herş ey kurulu, o nedenle New Orleans’ı seçiyoruz.. Roadburn’de çıkmamız bizlere Hellfest’te çalma konusunda yardımcı oldu.Hellfest’te çalmamız yeni bir turneye çıkmamız için aracı oldu, sonuna kadar bu şekilde yeni kapılar önümüze açılırsa nalları dikmeden önce biraz daha ortalığın tozunu attırmayı düşünüyoruz.

St.Vitus ile yeni bir albüm yapmayı düşünüyor musunuz?
Bu konu hakkında konuşuyoruz.Şu anki turnemizin nasıl tamamlanacağına bağlı zira iyi geçerse sanırım yapacağız. Şu ana kadar olan kısmı gayet iyi geçti ve bu akşam göreceğin kadro da Henry de davullarda olacak. ( Bu röportaj grubun konserinden önce kuliste yapılmıştır/Cenk)

Doom Metal piyasası hakkında neler düşünüyorsun, sence yine eskisi gibi aktif mi ?
Evet, doom metal in yeniden aktif olması çok iyi ,çok uzun zamandır geri plana itilmişti. Bence bu tarz metal müziğin bir yasa haline gelmiş durumuydu. Basitçe şöyle diyebilirim,bu tarzın tamamı heavy metal‘in dallarıdır. Biz bu işe başladığımızda gençlerin konserimize gelip bizden etkilenmesini çok severdik. Bu bize çok iyi his verirdi, doom metal yapıyoruz biz derdik. Örnek alınan grup olmak çok iyi hissettiriyor.

Metal (Doom Metal)grubu için underground hareket ne gibi anlam ifade etmektedir ?
Hmm, underground bizim için her şey demektir.Ama bir firma için düşünecek olursak sadece “doom metal” demek yeterlidir.Avrupa’ya gelene kadar hiç duymamıştık. Bir turnede bize doom metal dediler, çünkü şarkılarımız ölüm, yok oluş ve bunalımsal şeylerden bahsediyordu.Hatta annem bizim parçalarımıza cenaze müziği gibi derdi… Nasıl istiyorlarsa öyle diyebilirler,bizim için sorun değil.

Piyasadaki kişilerin çoğu St Vitus ‘u tarzın en önemli temel taşlarından biri olarak görmesini sen nasıl buluyorsun ?
Oh, gerçekten çok çok memnun edici buluyorum.A ma ben her zaman bu işin başında Black Sabbath ın olduğunu söylerim. Dergiler vs. bizim hakkımızda hep doom metal in babaları diye yazarlar, bunları duymak çok onur verici oluyor. Ecyclopedia of Heavy Metal adında bir doküman satın aldım doom metal başlığının altında benim koca bir fotoğrafım bulunuyordu. Gördüğümde kendimi çok acayip hissettim. Yine de Black Sabbath bu işleri yaparken Doom Metal ismi bulunmamıştı.Doom Metal ismi ile ilk işleri yapan biz sayılabiliriz

Röportajı bitirirken eklemek istediklerin ?
Bizim albümlerimize sahip olan tüm dostlara seslenmek istiyorum, bunca yıldır o cd’leri sakladığınız için teşekkür ederim.Umarım ,Macaristan’da yine çalarız.Burada olmaktan çok mutluyuz …

www.myspace.com/stvitus

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlgili Makaleler

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu