Röportajlar

DARKEST HOUR

European Rampage Tour@Budapest,Hungary 2009

Yeni albümünüz “The Eternal Return” 23 Haziran’da Victory Records’tan piyasaya çıktı. Bu albümü nasıl tanımlarsınız?
Paul Burnette (basçı):
Sert, hızlı ve melodik…Sert…Darkest Hour gibi…Kesinlikle biraz “The Mark of Judas, biraz “Hidden Hand of A Sadist Nation” ve biraz “Undoing Ruin”.
Mike Schleibaum (gitar): Her şeyden once, adamım Mike „Lonestar” Carrigan’ın (diğer Darkest Hour gitaristi) hasta solo gitar çaldığı, Paul Burnette’in kıyak bas attığı acayip manyak bir album. Ben her zaman bu albumun yeni ve hemen hemen daha olgun soundlarla tecrübe ettiğimiz tüm Darkest Hour soundlarının en iyi kombinasyonu olduğunu düşünürüm. Bu albüm “The Mark Of The Judas” ın enerjisine, “Sadist Nation” ın hızına ve tonlarına, “Undoing Ruin” ın sarkı tarzına ve herkesin isteyeceği teknik ayrıntıya sahip. Her seferinde yaptığımız gibi soundu farklı bir yöne çekmektense, daha doğru olduğunu düşündüğümüz bir yöne çektik ki bu geçmiştekilerin bir karışımı oldu.

Çoğunlukla insanlar Darkest Hour için “punk / thrash” grubu der. Buna katılıyor musunuz?
Paul:
Kesinlikle bir punk tavrımız var. Bazı şarkıların içinde punk karışımı var ama thrash de var.
Mike: Bence grup gerçekten punk bir gruptan daha çok metal punk karışımı bir gruba dönüştü. Ama bu kesinlikle bir değişim işlemi. Yani gruba punk / thrash demek? Elbette! Bazı şeyleri nasıl keskin tanımladığına bağlı. Ama aynı zamanda, Dillinger Four ve Antharax’la da showlarda çaldık. Yani sanırım biz punk ve thrash OLMALIYIZ, hahahha! Ama kesinlikle daha metal. The Devin Townsend yılları grubu daha metalik sound yönünde şekillendirdi ve bence biz eskisi gibi her ikisinin karışımına doğru gidiyoruz.

Devin’den bahsetmişken, Brian McTernan ile tekrar çalışmaktasınız. İkisi arasındaki fark nedir?
Paul:
Devin ile iki albüm yaptık ve çok şey öğrendik. Bence hem daha iyi çalıyoruz hem de stüdyoda daha iyi olduk. Böylece yıllar önce beraber çalıştığımız Brian McTernan ile tekrar bir araya geldik ve Devin’la kayıt sırasında öğrendiklerimizi stüdyoya beraberimizde taşıdık.

Brian’ın en iyi referansları neler? Hangi gruplarla çalışmış?
Mike:
Thrice, Cave In, Senses Fail, Circa Survive- bir kaç Amerikan grubu saymak gerekirse. Metal kayıtlarda çok iyi tanınmıyor. Farklı bir yaklaşımı var. Bir dolu şey öğrendik ve onunla ilk kayıdımızdan bu yana Brian da çok şey öğrendi, kesinlikle bu sefer oldukça farklı bir deneyim oldu.

Macaristan grubun çok özel bağlantıları olduğu bir Avrupa ülkesi…
Mike:
Evet, Macaristan’ı seviyoruz. Özel bir bağ olduğunu hissediyoruz, çünkü Avrupa’ya ilk geldiğimiz zaman bir Macar grup ismini aldık ve böyle yaparak bir çok arkadaş edindik. Yıllar içinde, grup büyüdükçe tur işi de değişiyor ama tanıştığımız insanları hatırlıyoruz. Macaristan’da eski arkadaşlar görmek çok hoş ve harika bir yer.
Paul: Budapeşte bizim Avrupa’da ki evimiz gibi. Aile gibi geliyor.
Mike: Bir keresinde sahnede çalıyorduk ve ciddi ciddi sahnede görebileceğim en seksi kızı gördüğümü düşündüm. Hem gitar çalıyor hem de düşünyordum: “ Bu kız death metal seviyor olamaz. Çok seksi. Ne olup bittiğini bilmiyor ve hepimizin deli olduğunu düşünüyor.” Hahaha! Ve tam o anda kafama şemsiye ile vuruldu. Bu hatun şemsiye ile stage diev yaptı. Showu unuttum ama açık şemsiye ile surf eden erkek kalabalığını hiç unutmadım. O kızın Death Metal ile alakası yoktu. Macarlarla ilgili en hatırlanası anım budur. Br kıza bakmak ve onun tarafından kafama şemsiye yemek.

Bir kaç yıl önce, Himsa ile bir Avrupa turnesi yaptınız. Bu turneden sonra Himsa’nın dağılışını öğrenmek sizin için beklenmedik bir şey miydi?
Paul:
Bir bakıma olmasını bekliyorduk.Üzücü, iyi bir gruptu.
Mike: Yaşlandıkça bazı şeyler değişir. Himsa Avrupa’da insanların anladığı ve sevdiği harika bir gruptu- ama Amerika’da hak ettikleri saygıyı bulamadılar, böylece bırakmaya karar verdiler. Hasta bir gruptu, o turnede güzel zaman geçirdik.

Bunun dışında Amerika’da yakın zamanda değişen yada son zamanlarda değişmek üzere olan neler var ?
Mike:
Çılgın bir yer. Hiç bir şey hakkında bir şey düşünmeyen gerçek Amerikalı olan bizleri temsil ederken berbat bir iş yapan zalim bir devlet adamıyla sekiz yıl yaşadık. Şu an bir Amerikalı olduğunu söylemekten utanmadığın bir yerde yaşıyoruz. Yani sekiz sene boyunca oldukça utandım, özellikle Washington D.C yi düşündükçe. Geçekten acımasızdı. Şimdi konuşabilen ve tv’ye bir şeyler fırlatma hissini doğurmayan şeyler söyleyebilen bir devlet başkanından gelebilecek imkanlardan dolayı kısmen heyecanlıyım. Yani, tüm problemlerden arındığımızı söylemiyorum, çünkü çok karmaşık bir sistem ama tüm dünya bu adamın diğer heriftan daha az çılgın olduğunu bilerek rahatlaması gerektiğini düşünüyorum…Böylece büyük bir atom savaşından sıyırdık…Tüm dünyada herkes için işlerin değişeceğini umuyorum.

Müzik piyasasındaki durgunluğun etkilerini ne boyutta hissidebiliyorsunuz?
Mike:
İnsanlar bizden uzun zamandır CD alıyorlar. Petrol fiyatları arttığında bir grupta olmak gerçekten zordu ama gerçek su ki insanlar müziği seviyorlar. Grupları önemsiyorlar be hala geliyorlar. Bizim için gruptan para kazanmak ve geçinmek kesinlikle çok zor. İnsanlar para harcayarak t-shirt veya Cd aldıklarında takdir ediyoruz.
Paul: Bence eğlence piyasası diğer iş kollarından biraz farklı. Her zaman eğlence isteyen insanlar var. Sadece bu konuda para harcamaya gücünün yetip yetmemesi olay.
Mike: Evet, sana şunu söyleyebilirim, Darkest Hour konserine para harcadığın zaman, bu para bir şekilde bu grubun var olmasını sağlayan gruptaki herhangi birine gidiyor. Ama eğer plak alırsanız, paranın nereye gittiğini söylemek zor ve insanların neden bunları çaldığını anlıyorum. Yıllardır kimse plak şirketlerine güvenmiyor- onlarda gruplara güvenmiyor çünkü herkes rock star olduğunu düşünüyor. Şu kadarını söyleyebilirim, bildiğimizi çoğu grup, ne kadar büyük olduklarını düşünseniz de, bu piyasanın yaşaması için mücadele ediyorlar. Bu nedenle insanların para harcayıp bir gruba yardım etmesi iyi bir şey.

Siz kendi plak şirketinize güveniyor musunuz??
Mike:
Ohh, kesinlikle hayır…hayır derim. Ama müzik sektörü çok çarpık. Kime güveneceğini bilmek zor. Ayakta kalmak için koruyucu ve kısmen bencil bir mantığa sahip olmak gerek.

Yinede yıllardır Victory Plak ile kontratınız var.
Mike: Bu doğru ama bir kontrat imzaladığınız zaman bir bitiş tarihi de var. Ne yazık ki bu kontratın ki bir hayli uzun. Yalan söylemiyeceğim ve diyelim ki Victory’nin hiç iyi yanları yok ama yalan söyemiyeceğim ve diyelim ki bizim de tekrar onlarla başlamaya hevesimiz yok…Biz kontratı daha internet yokken imzaladık.

Yılın geri kalan zamanı için planlarınız neler?
Mike:
Harika konserler bekleyebilirsiniz. Ocakta geri dönmeyi ümit ediyoruz….Geçmiş bir iki yılda olduğundan biraz daha sık Avrupa’ya gelmeye çalışacağız, çünkü her zaman harika bir yer. Yani geri geleceğiz. Her zaman geldik.
Paul: Kardeşlerimiz burada bu nedenle gelmek için uğraşacağız.

www.darkesthour.cc
www.myspace.com/darkesthour

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu