Röportajlar

Ohol Yeg & Karanlık Röportajı

Ankaralı Black Metal Projeleri Ohol Yeg ve Karanlık ile Yaptığımız Röportaj Yayında!

Merhaba Arkadaşlar, öncelikle iki solo pro:)e olan Ohol Yeg ve Karanlık’tan bahseder misiniz bizlere bu projeler nasıl oluştu ve bugüne kadar neler yaptı?
Sazakan: Ohol Yeg’in ilk tohumları 2014 yılının Aralık ayında yazdığım bir iki riff ile atıldı. Fakat sadece bir şeyler üretmeye başlama dürtüsü ile yazmaya başlamıştım bu riff’leri, sonucun ne olacağı hakkında bir fikrim yoktu. Sonrasında 2015 yılında İsveç’te Erasmus değişim programı sürecinde gittiğim sayısız Black Metal konseri izledikten sonra istediğim şeyin tam da bu olduğuna karar vermiş oldum. Aslında özellikle Şubat 2015’te gittiğim Watain konserinin ertesi günü Kolombiyalı bir arkadaşımın gitarını ve küçük bir amfisini 2-3 günlüğüne ödünç alarak yurt odamda Misanthropy ve Ohol isimli şarkıları yazdım ve telefonumla kaydettim. Fakat produksiyon hakkında gerçek anlamıyla hiçbir şey bilmiyordum, ilk 2 demo tadındaki albümden sonra kendimi tamamen bu konuda geliştirmeye adadım. Ölü Orman ile birlikte az çok istediğim şeyi yapmaya iyice yaklaşmış oldum ve bu split ile birlikte daha da ilerlediğimi hissediyorum. Bir sonraki full-length albümde de sound ve produksiyon artık daha oturaklı olacak diye düşünüyorum.
Ahraz: 2000’li yıllarda 3 kişi amatör olarak kurmuştuk bu grubu. Besteleri ben yapıyordum ve gitaristtim. İşin o kısmında çok rezil ve komik hikâyeler var ancak kısa keseyim; grup bir demo çıkarıp dağıldı ve bende yıllarca geri toplamaya / yeni projeler ile uğraşmaya çabaladıktan sonra “sikimi keser yerim, kasaba minnet etmem” diye kolları sıvayıp KARANLIK i solo proje devam ettirme kararı aldım. 2017 de deneme amaçlı bir full-length albüm yapıp internete koydum. Artık ufak ufak bir şeyler yapıp aktif rol almaya çalışacağım elimden geldiğince.

We Despise the Crescent kendi adıma konuşacak olursam son zamanlarda en beğendiğim split çalışmalardan oldu. Bu çalışmadan ve ortaya çıkışından bizlere bahseder misiniz?
Sazakan: Ahraz ile biz 2016 yılı şubat ayında daha ben Cosmic Funeral’a girmeden önce tanışmıştık birlikte bir şeyler yapmak için. Uzun zamandır düşünüyorduk tavrımızı ortak bir şekilde ortaya koymak için. Kendisi de uzun zamandır bir şeyler üretmesine rağmen tam istediği noktaya ulaşabilmiş değildi. 2001 yılında içinde bulunduğu ve bir demo çıkardığı Karanlık grubunu tek kişilik proje olarak geri getirmesini önerdim ve bu şekilde bir şeyler yapmayı düşünmemiz gerektiğinden bahsettim. O da her zaman olduğu gibi bir şeyler yapmak için yıllardır kaybetmediği hevesi ve ruhu ile kabul etti. Aslında bu split’e çalışmaya şubat ayında başladık ve mayıs ayı gibi çıkartmayı planlıyorduk, ancak bazı aksaklıklardan dolayı bu tarihe kaldı.
Ahraz: Cosmic Funeral’dan ayrılmadan önce yerime bir vokal bulmak istiyordum. Araştırırken gruba gelen eski mesajları gördüm. Sazakan ile o şekilde tanıştım. Yerime vokal olarak girdi ve grubun tarzına da yakıştı. Sonraları Cosmic Funeral’a bu sefer sadece gitarist olarak geri dondum ve Sazakan ile vakit geçirdikçe birbirimizi iyice gaza getirip bu split’e karar verdik. Kendisi zaten bana nazaran daha aktif olarak rol alıyor, ben pek vakit bulamıyorum inişli çıkışlı yaşantımdan dolaya. Bu split kendimi ifade etme fırsatı verdi bana. Yapmak istediklerimi hayata geçirme fırsatı… Devamı da gelecek. Bu sadece bir başlangıç.

Albüme gelen tepkiler, eleştiriler ve kritikler ne yönde gidiyor?
Ahraz:
Şu ana kadar iyi gidiyor ancak henüz her şey çok yeni ve taze bu yüzden biraz daha bekleyip görmek lazım. Hem iyi hem kotu anlamda ezber bozduracak orijinallikte eleştiriler ve kritikler bekliyorum kendi adıma. Biraz dikkatimi çeksin, bana kendimi ve yaptığım şeyi sorgulatsın istiyorum. Ne kadar gelişirsem o kadar orijinal isler çıkarma şansım olur çünkü.
Sazakan: Bahsettiğim gibi albüm üzerinde beklediğimden çok daha fazla uğraştım. Hem Karanlık’ın hem de Ohol Yeg’in her prodüksiyonunu üstlendiğimden düşündüğümden uzun sürdü bu süreç. Ama çok şey öğrendim tabii bu süreç içerisinde. Bununla birlikte, şahsi fikrim bu kadar uğraş sonrasında yeterince kişiye ulaşamadığımızı hissediyorum. Anlaşmalı bir label’ım da olmadığından tüm promotion işlerini de kendim yaptım bu albümün ve sanırım bu konuda yeterince başarılı olamadım. Albümün CD’ye basılması için tasarım yapıp baskıya vereceğim daha örneğin, yetişemiyor. Ama bunun dışında kim bu albümle karşılaştıysa çok beğendi şimdiye kadar, aldığımız her tepki %100 oranında olumlu diyebilirim. Kötü bir şey duymadım.

Biz sizi çok sevdiğimiz grubunuz Cosmic Funeral’dan da tanıyoruz. Ve yayınladığınız ilk çalışmanız ve ardından yaptığınız çeşitli konserler ile Black Metal severler tarafından gayet beğenildiniz. Peki biraz da Cosmic Funeral’dan konuşacak olursak, grup şu sıralar neler yapıyor ve elbette albümünüzü heyecanla bekliyoruz, bu konuda bizlere neler söylemek istersiniz?
Ahraz:
Cosmic’te herkes gerçekten çok meşgul ve onca işin gücün arasında insanların özel hayatlarından vakit ayırıp gruba zaman ve emek harcadığını görmek umut verici, ancak piyasa şartlarında ağır ilerleyen bir grubuz diyebilirim bunun da başlıca nedeni tekel olmuş organizatör bozuntuları. Yeni bir albüm ile yeni konserler söz konusu ve Cosmic Funeral bu durumun yalnızca %50’lik kısmı. Biz yalnız ve destek görmeyen bir grubuz. İyi ki de öyleyiz.
Sazakan: Cosmic Funeral’ın beyni aslında grubun kurucusu olan İskit. O yüzden ben grupla yapılacak yeni çalışmalarda beste açısından ne kadar aktif rol alırım bilemiyorum. Onlar dâhil olmamı istese de ben Cosmic Funeral “kafasında” bir besteleme yapıp aynı tadı verebileceğimden şüpheliyim. Sadece söz yazacağım grupta şimdiki plana göre. İskit’in elinde şu an birikmekte olan besteler mevcut, onlar üzerinde hala çalışıyoruz. Amacımız artık yeni şeyler üretmek tabii ki.

Ankara Witctrap gibi bir dev başta olmak üzere Black Metal adına birçok önemli isimi çıkarmış bir şehir ve son yıllarda yine bu tarzda çok önemli gruplar çıkardı, Ankara’nın Black Metal grupları hakkında ve bugünkü piyasası hakkında düşünceleriniz neler?
Sazakan: Ankara’nın Black Metal grupları ve bugünkü piyasası hakkında düşünecek maalesef bir şey yok. Her şey Death ve birazcık da Thrash üzerine kurulmuş durumda burada. Biz bunu biraz olsun delebilmek için uğraşıyoruz. Örneğin, Deadhouse Studio’nun sahibi olan; Burial Invocation, Raven Woods ve The Sarcophagus gibi grupların basçısı Ozan Yıldırım bize çevresi tamamen Death’çi insanlarla çevrili olmasına rağmen çok yardımcı olmaya çalışıyor. Kendisi de artık Ankara’nın Black Metal konusunda gelişmesini gönülden destekliyor. Fakat inanın o çevrelerden insanlar her ne kadar #supportlocal diye gezse de sadece işlerine gelen işleri destekliyorlar. İstisnalar tabii ki var, fakat daha o çevrelerden kendi arkadaşlarımızdan, tanıdıklarımızdan bile bu albüm hakkında bir şey duyamadık. Darılacak olan varsa darılsın, fakat birkaç kilit isim bir albümü henüz desteklememişse diğerleri de onu desteklemekten çekiniyor, sanırsam sosyal kaygılar ile. Eğer onlar bir şeyi destekliyorsa aylarca aynı albümü konuşuyorlar üzücü şekilde. Konserlere gelecek olursak, Deadhouse ve Tolga Sert sayesinde yeni yeni Retro dışında bir organizasyondan da destek göremedik, çünkü herkes aynı grupları dinlemek istiyor konserlerde. Kısacası oldukça sıkıntılı bir çevre mevcut burada. Çok uzattım, fakat bu bazı disfonksiyonel “metalci” arkadaş gruplarının kendi baloncuklarında yaşamaları maalesef diğer grupların sivrilmesini engelliyor. Ohol Yeg’in iki sloganından biri olan “Fuck the False Metal Brotherhood” tam da buraya yerleştirilmeli 🙂
Ahraz: Ben bu konuda pek bir şey söylemek istemiyorum. Eski günleri çok özlüyorum. Kendi adıma dilediğim gibi ve o günlerdeki gibi yasamayı seviyorum. Ancak özlüyorum eski Ankara’yı.

Genel olarak Ülkeden son yılda birçok önemli Black metal grubu dehşet albümler çıkardı. Aklıma gelenler arasında Zifir, The Sarcophagus, Sarinvomit, Dishearten gibi müthiş gruplar var, genel olarak bu gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz ve en çok hangi grupları beğeniyorsunuz?
Sazakan: Zifir’in 2017 albümü açıkçası bana kalırsa senenin en iyi yerli albümüydü. Ölü Orman ile anılmış birkaç yerde hatta, gurur duydum. Eskilerden ve yeni soundları ile The Sarcophagus da ayrıca oldukça başarılı bağlantılar ile mükemmel işler yaptı, göz ardı etmek haksızlık olur onları. Bunun dışında kapalı topluluğumuz olan Tainted Horde’da da yer alan bir başka tek kişilik proje olan Zulmet’in son full-length albümüne hayran kaldım.
Ahraz: Eski “PAGAN” haricinde severek dinlediğim yerli Black metal grubu yok. Saydığınız grupların Black Metal olduğunu bile düşünmüyorum.

Black Metal çıktığı günden beri en sansasyonel tür olma özelliği koruyan bir tarz ve genelde taviz vermeden hem liriksel bazda hemde kendine has müzikal özellikleri ile çok ayrı bir yerde durmakta, sizin için bu tarz ne anlama geliyor ve siz nasıl tanımlıyorsunuz bu müziği?
Sazakan: Black Metal benim için sansasyon, eğlence, kafiye, kalıplar, kapsayıcı bir kültür, trendler vb. olgulardan çok daha derin bir konumda açıkçası. Ben bu müziğin içindeki karanlığı ve yer yer soğuğu hissedebildiğim sürece huzurlu hissediyorum, riff’lerin ne kadar teknik olduğu veya ne kadar karmaşık olduğu benim için önemli değil, çoğu Black Metal sanatçısı gibi. Coşku da arıyorum bazen tabii, fakat önemli olan bana göre işin derinliğidir, kompozisyonun neler anlatmak istediğidir. Epey “sanat için sanat” kafasında bir dışavurum oldu sanırım 🙂 Örneğin Karanlık’ın bu split’ten en sevdiğim şarkısı In League with Lucifer, oldukça “karanlık” bir kompozisyonu var ve dinlerken içindeki habisliği hissedebiliyorum; bu da derinlerde puslu bir huzur oluşturuyor. Şarkı aslında benimsemediğim şeytani temaları ele alıyor olsa da dinlerken bana hissettirdikleri bu olduğundan benim için bu şarkı budur yani. Bu küçük örnekten yola çıkarak bu soruyu cevaplamak gerekirse: kısacası evet, Black Metal benim için sanat için sanattır ve mümkünse derinliği olan, tek amacı eğlence-coşku ve “bakın ben bu enstrümanda neler yapabiliyorum” olmayan ve insana gerçek anlamda eşsiz hissiyatlar tattırabilen sanattır diyorum. 🙂
Ahraz: Bu çok subjektif bir konu. benim için sansasyonel/extreme vb. bir yani yok. En doğal, en sade, en yalın hali bence her şeyin.

En çok etkilendiğiniz Black Metal grupları kimler?
Sazakan: Benim özellikle bu split’te en çok etkilendiğim gruplar Bezmir, Morok (Mopok), Beastcraft, Urgehal ve Taake oldu. Fakat genel olarak en çok etkilendiğim grupları sayacak olursam Watain, Burzum, Horna, Darkthrone, Craft gibi bilindik gruplar genelde. Tabii Ohol Yeg’in sabit bir sound’u veya sabit bir Black Metal alt türü olmadığından etkilenen gruplar nereye kayılırsa ona göre değişiyor.
Ahraz: hepimizin bildiği isimler haricinde internette derinlere girip indie ve amatör grupları da dinlemeyi seviyorum. Yeni tarzlar, düşünceler keşfetmeyi.
Yeniden We Despise the Crescent a dönecek olursak albüm bildiğim kadarıyla dijiital platformlarda yayınlandı, peki CD Formatında yayınlanacak mı?
Sazakan: CD Formatında yayımlama planımız var, fakat tasarım hazır değil baskı için. Muhtemelen ilerleyen haftalarda Ohol Yeg Facebook sayfasından duyurmuş olurum yayımlayacak olursak.

Genel olarak her iki oluşumda şarkılarınızda nelerden bahsediyorsunuz? Liriklerin de bu müziğin sound’u kadar önemli olduğunu düşünüyorum buna katılır mısınız?
Ahraz:
Bestelediğim bir parçaya söz yazma kısmı benim için en zorlayıcı kısım. Kusursuz bir şekilde oturmalı ve harmoniyi ve ifade edilmek istenen şeyi tamamlamalı. Havada hiç bir yer kalmamalı. Benim yazdığım sözler donup dolaşıp dinlere, tanrı olgusuna ve cahil dindarlara saldıran türden bir şeyler oluyor. Belki çok klasik gelebilir ancak en çok nefret ettiğim ve savaşmak istediğim konulara saldırıyorum.
Sazakan: Bu sorunun cevabı için dinleyicinin direkt olarak şarkı sözlerine bakmasını öneriyorum. Zira benim şarkı sözlerim genelde metaforlarla dolu oluyor, her ne kadar bu denli metafor kullanmak istemesem de. Kısacası dinleyicinin anlayacağı şeyleri oradan çıkartabilmesini seviyorum, böylece bu sözlerden bir şey anlamayacak veya bu sözleri anlayabilecek kapasiteye sahip olsa sözlerden rahatsız olacak bazı kitleleri de aramıza almaktan kaçınmış oluyoruz böylece 🙂 Ben sözlerimde genelde şahsi görüşlerimi hikâyeler ile anlatıyorum. Fakat mesela kendi düşünceme göre en şairane sözleri yazmayı başardığım Ölü Orman’dan “Düş” şarkısında tamamen kişisel bunalımları da dile getirebiliyorum. Bunun dışında tabii genelde sözlerimi nihayetinde Nihilist bir kapsamda yazıyorum diyebilirim, zira insanlığın pek çok sosyal ve beşeri soyut kavramdan kazandığı kibrin ne kadar aşağılık olduğunu gösterebilmenin yolu bu oldu benim için. Sözler konusunda Karanlık ile Black Metal anlayışı konusunda da olduğu gibi ayrı düşüncelere sahibiz; örneğin ben daha çok insanlığın aşağılık olgularından bahsedip aslında insanlığın doğadan üstün olmadığı konularını odak noktam alarak sözlerimi bunun çerçevesinde yazmaya çalışmakta iken; Ahraz’ın yazdığı sözler klasik Black Metal kültürüne daha çok uymakta ve yer yer satanik olgular barındırmakta benim tam aksime. Ama amaç zaten ortak paydalarda birleşmek, bahsettiğim ve tiksindiğim stereotiplere bürünüp tamamen aynı insanlar olacaksak zaten sürüden bir farkımız kalmaz.

Sorularımızı cevapladığınız için çok teşekkür ediyoruz. Son olarak Extreminal takipçilerine neler söylemek istersiniz?
Sazakan: Biz de hem sana hem Cenk Ansen’e çok teşekkür ederiz bize yer verdiğiniz için. Extreminal gibi başarılı ve aktif platformlara çok daha büyük ilgiler gösterilmeli, bu iş de tabii ki siz ve bizlerden çok bu sitenin takipçilerine kalıyor. Şişirilmiş egolardan ve anlamsız lobicilik faaliyetlerinden yoksun bir platform olarak kalmanız ve iyi işlerinizi devam ettirmeniz dileğiyle…
Ahraz: Yiyin için sikişin, ardımızdan yetişin 🙂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu