Kritikler

Enforcer – Nostalgia Albüm İncelemesi

Köklere Dönüş: Enforcer – Nostalgia

Nuclear Blast Records – 2023 – İsveç

Bir röportajında Enforcer vokalisti Olof şöyle diyor : “Modern olan çoğu müzik, o anda popüler olanın dışına çıkıp yeni bir şey yaratmaktır. Bizim yaptığımızın da kesinlikle bu olduğunu söyleyebilirim.”  Yeni dönemin diğer deyişle “New Wave of Traditional Metal“ akımının liderleri olarak anılıyorlar. Bu her ne kadar pek çok kişi tarafından bilinen bir şey olsa da ilk başta bu yola heyecanlarını ve tutkularını katarak ilerlemeleri onlara dair pek çok şey anlatıyor.

Yaklaşık 20 yıla tekabül eden bir müzik geçmişi olduklarını var sayarsak onlar için bu süre pek de az süre sayılmaz ve bu konuda da pek çok röportajda mütevazı olmadıkları gerçeği var. Bu da kendilerini iyi oldukları yönünde kabul ettiklerinin göstergesi. Enforcer’ı yakından takip edenler 80’lerin o klasik soundunu görmelerini kaçınılmaz olduğunu görmüşlerdir.

Olof Heavy Metal/Speed Metal etkileşimli olsalar da üstüne eski 70’lerden gelen Rainbow, Foreigner’dan da etkilendiğini ekliyor. Zaten beste yapılarındaki bazı yerlerde 70’lerden etkiler de oldukça fazla hissediliyor. Belki de onları önemli yapan heavy metalin izini sürüyor olmalarıydı. Speedy rifflerle adeta bir başdöndürücü soundla bunu başarılı bir şekilde gösteriyorlar. 2023’te karşımıza çıkan “Nostalgia“ albümü üzerine yazıya girişmeden önce albüm başlığının başından itibaren o nostaljiye karşı sadık kalan bir grubun temel taşı olduğunu görmek yerinde olur. “Nostalgia” kökü itibariyle Fransızca altyapılı alıp “eskiye duyulan özlem“ anlamı taşır. Bu herkes için bilinen bir detay olsa da albümün ana başlığının Enforcer için tutkulu oldukları 80’ler sahnesine duyduğu özlemi ifade eder.

Albüm; açılışını soft, melodik “Armageddon” introsuyla yapıyor, daha sonrasında speedy ataklarıyla devam ettiği başlangıçta klavyenin eşlik ettiği “Unshackle Me” ile hızını arttırıyor. Bu bizi 80’lerin hard rock ortamına ışınlasa da gitarların yoğunluğu dinleyeni şarkının içerisinde tutmayı başarıyor.Enerjik, güçlü, dinamik altyapısıyla melodik gitarlarla da yükselişin patlamasını güçlü şekilde hissettiriyor. “Unshackle me! I´m dying can´t you see?” nakaratlarıyla da ana temasının duyulmasını istiyor.

“Coming Alive” 80’lerin klasik sounduna benzemiş bir çığlıkla hangi rotada gideceğinin sinyalini verip, daha sonrasında speed metal gitar saldırısıyla yolunu çiziyor. Girişiyle itibaren “I’m whirling wind, I’m fire. Nothing can hold me to the ground – Metal high and metal low, blasting up the barrier of sound” nakaratlarıyla da heavy metal’in klasikleşmiş liriklerine yer veriyor. Dur durak bilmeyen enerjisiyle, coşkusuyla adeta bir gösteri sunuyor. Albümün ilk yarısında akılda kalıcı şarkılar arasına adına yazdırıyor.

“Heartbeats” ile balladımsı ve bir o kadar enerjik doruklar arasında yolculuğa çıkarıyor, yer yer 80’lerin hair-metal gruplarını da anımsatıyor. “Demon” ismiyle 1980’lerde olan “Demon” grubunu hatırlatsa,bununla birlikte 80’lere dair çoğu grubun lirikleri “Demon” sözü olmadan geçmezdi sözünü hatırlatıyor.” 80’s sound” denilen hardrock gruplarına göz kırptığını gösteriyor.Speedy riffleriyle “Kiss of Death” enerjinin yüksek, ortama dalmanızı sağlayacak, akılda kalıcı, bir o kadar da albümün en dinamik şarkılarından biri oluyor. “And you shall always fear my name. I’m the reaper” liriğiyle de basit bir o kadar heavy metal eksenli yazıldığını gösteriyor.

Albümle aynı ismi taşıyan “Nostalgia” epik,balladımsı, albümün hızını kesecek parçalardan olsa da Enforcer için zayıf bir şarkı oluyor. Ama lirikleriyle kişinin yalnızlığının kendisini tükettiğinden yıllara yayıldığını söyleyerek umutların genç yaşta öldüğünü resmediyor. “No Tomorrow” yarını yok gibi yaşayıp, damarlara rock’n roll enjekte eden bir anlayışla yoluna devam ediyor.

“At the End of the Rainbow” temponun eksilmediği, şovun devam ettiği,gitarların dur durak bilmediği bir o kadar marş vari “Rainbow” nakaratlarıyla da bambaşka bir resital sunuyor. Şarkı isminin “Rainbow “ grubuna bir sevgi gösterisi sunulması olası olabilir,ki grubun müziğe başlangıcında ilham aldığı gruplar arasında Rainbow yer alıyor.

Heavy metal’in üstünlüğüne dair “Metal Supremacia” Güney Amerika metal müzik sahnesine bir övgü niteliği taşıyor. Sözlerin İspanyolca olma nedeni vokalist Olof’un verdiği röportaja göre gitarist Jonas’ın fikrini önemseyerek böyle söylenmesi kabul edilmiş. Jonas’ın açıklamasına göre de “bu,şarkıya bir kimlik kazandırıyor, ve İngilizce’ye çevirdiğiniz anda kimlik kayboluyor” fikri var. “White Lights in the USA” hair metal etkilerinin baskın hissedildiği, özellikle Los Angeles barlarında sahne alan Glam Metal gruplarını hatırlatıyor. ”Keep the Flame Alive “ ve finalde “When the Thunder Roars (Cross Fire) ile güçlü bir ambiyans yaratıyor. Yine de albümün ilk yarısında aldığınız coşku,adrenalin ile albümün ikinci yarısında başka yere evriliyor.

2019 yılındaki “Zenith” albümünden kadro bazında Tobias yerine “Garth Condit” ismi kadroya ekleniyor,diğer elemanlar aynı kalsa da kadrodaki tek değişiklik bu oluyor.Albümün diğer detaylarına inecek olursak;grubun ilk başladığı yer olan Hvergelmer Stüdyolarında kaydediliyor albüm, analog olarak kaydedilen albümün mikslenen albümün prodüksiyonu uzun süredir prodüktörlük yapan Rikard Löfgren’in yardımıyla gerçekleşiyor. Albümün kapağını da “Adam Burke” üstleniyor.

Sonuç olarak; “Zenith” albümünün aksine daha güçlü, daha eskiye dönüş şeklinde speedy rifflerle, melodide vıcıklığa kaçmadan ,bir o kadar Olof’un sinerjisiyle daha güçlü bir albüm yaratıyor Enforcer. “Nostalgia” ismi de tam olarak 80’lerin havasını solumak ve o özleme hasret kalanlar olanlar için sihirli bir kayıt. Bu kayıt ile grup kendini fazlasıyla affettiriyor ve heavy /speed metal ekseninde dolaşacağının garantisini veriyor.

Kadro
Olof Wikstrand-Vokal/Gitar
Jonas Wikstrand- Davul/Piyano/Klavye
Jonathan Nortwall-Gitar
Garth Condit- Bass Gitar

Cem Kurtuluş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu