Röportajlar

MHORGL

Bize ilk olarak Mhorgl grubunu hiç duymayan kişiler için nasıl tanımlarsınız, grubu kurarken kim kiminle tanıştı nasıl oldu bahseder misiniz?
Louis: Mhorgl grubu Batı Avustralya’nın başkenti Perth’ten sizleri selamlayan bir black metal grubudur. Grubu 5 yıl önce kurmamıza rağmen kalıcı kadromuzla çalışmaya başlayalı 2 yıl oldu. Ben (Luis) davullardayım,  bass gitarda James, vokallerde Sam ve gitaristimizin ismi de Robert.
 
Son albümünüz gerçekten başarılı. Black Metalden taviz vermemiş sert bir albüm. Size gelen tepkiler nasıl? Tam olarak yapmak istediğiniz Antinomian’da gerçekleşti diyebilir miyiz?
 Dürüst olmak gerekirse bu albüm için herhangi bir spesifik planımız yoktu. Beklenmeyen, hızlı ve bir o kadar da üst düzey bir ekstremlik seviyesinde olması, ne olursa olsun asla ön yargılı olmamayı grupça ana hedef olarak belirledik. Bu periotta yazdığımız tüm parçaları yayınladık ve çok iyi tepkiler aldık. Sonuç olarak albümünün çıkması ve aldığı tepkiler bizi mutlu etti ve Mhorgl şu noktadaymış dedirtti.
 
Antinomian’ı bir önceki albümle kıyaslayacak olursak, arada sizin gözünüzde bir fark ya da müzikal anlamda bir fark var mı?
İki dönemi birbiriyle kıyaslarsak “Antinomian” albümü daha yoğun ve canlı bir albüm, çünkü ikisinin de yapılış periyotlarında farklılıklar bulunuyor. Ve Mhorgl şu an bir yan projeden çok tam anlamıyla bir grup oldu, bu albümlerin katısını yadsıyamayız. Çünkü ilk albüm Sam ile James’in bir stüdyo projesi gibiydi, ara sıra da konsere çıkıyorlardı. O albüm daha ağır tempo, epik ve doomy denilen kasvetli bir tarzdaydı yer yer senfonik kısımlarda vardı, yine de iyi albümdü. “The Sacrifical Flame” de bazı parçalarımızı yeniden kullandık. Çünkü bunlar gerçekten elden geçirilmeyi hak edecek parçalardı.
 
Şarkılarınız ve müziğinizle yaymak istediğiniz her hangi bir ideoloji bulunuyor mu?
Hayır, öyle bir amacımız yok çünkü ideolojiler bireyseldir, diğer türlü müzikal gelişimi baltalıyor. Çünkü sen bir ideolojiyi benimsediğinde onun gerekliliklerini yerine getirme zorunluluğu altına giriyorsun, bu da senin bireysel gelişimini engelleyebilen bir faktör oluyor. Mhorgl olarak sizlere tavsiyemiz her zaman kendinizi geliştirmeyi düşünüp bireysel olarak yaşamaya çalışmanız. Çünkü her hangi bir ideoloji ve inanç özgürce düşünmenize engel olabilir.
 
Neden Ozzy Osbourne’nin bir parçasını seçtiniz ve Mr. Crowley’i seçmek için özel bir nedeniniz var mıydı?
 Önceki albümde Venom ‘dan Countess Bathory’i coverlamıştık. Parçanın temel yapısına bakacak olursan tamamıyla yeniden yorumlamış olduğumuzu anlayabilirsiniz. Çünkü Mhorgl extreme bir sound’a sahip ve cover parçamızın da kendi tarzımızda yorumlamamız kadar doğal bir şey olamaz. Mr. Crowley coverı da bu mantalite ile yapılmıştır. Kendi tarzımızdan oldukça uzak bir parçayı alıp tamamiyle değiştirip Mhorgl’a uygun bir hale getirmek çok orijinal bir düşünce olduğunu anlamamıza yeterli olacaktır. Kuşkusuz parçanın orijinal yapısını bozmadan bazı yerleri eklemek ve geliştirmek cover olarak düşündüğümüz parçanın ne kadar modernize etmiş olduğumuz ile doğru orantılıdır.

İlk demo çalışmanızla albümünüz arasında 1 yıl fark var. Peki, 1. albümle 2. albüm arasında neden 3 yıl gibi uzun bir fark var? Bir sonraki çalışma için neden bu kadar beklediniz?
 Birçok şey değişti tabi ki, ben ve Robert gruba dâhil olduk, ilk albümde daha çok stüdyo grubu gibi gözüküyorduk, bizim de katılımımız ile konser veren bir grup haline geldik. Kendi şehrimizde birçok konser verdik, yeni besteler konusunda da elimizi çabuk tutmaya karar verdik.  ( bana biraz uyumsuz bir cevap gibi geldi – Cenk)
 
Darkthrone hayranlığınızı sormak istiyorum? Örnek aldığınız bir grup mu? Grubun müzik tarzını değiştirmesi hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? Yadırgadınız mı bu durumu?
 Aslında örnek olarak aldığımız bir grup değiller fakat gruptaki her üye Darkthrone‘dan etkilenmiştir. Darkthrone bir dönemi tamamıyla kaplamış bir gruptur, birçok grup onları örnek aldı. Parçaları sonsuza dek dinlenecektir. Gitaristimiz Darkthrone şortları satıyor, bir göz atın isterseniz. Necrohatred!  (Burada medley sorts demiş ama sanırım bermuda demek istemiş tam olarak anlayamadım – Cenk)
 
Kuruluşunuzdan bu yana hiç eleman değişikliği yaşamamışsınız. Bu işin başında sağlam kişilerle yola çıktığınızı gösteriyor olmalı. Yoksa öyle değil mi?
 Grup elemanlarımız birbirinden ayrılmayan parçalardan oluştuğu için herhangi bir şekilde eleman değişikliğine gitmedik. 2 kişi başlayıp 4 kişi olmak dışında. Ama bu kadro ile pisliğimizi yaymaya devam edeceğiz.
 
Davulcunuz Louis  Dubai(u.a.e) çıkışlı death metal grubu Nervecell ile de çalıyor, diğer grup elemanlarınızın da Tyrant  grubunda çaldığını görüyoruz, farklı farklı gruplarda ve lokasyonlarda müzik yapmak sizce nasıl bir his?  Zorlukları var mı?
 Türkiye, Dubai ve Avrupa’nın birçok ülkesinde performans sergileme şansı verilmesi gerçekten mükemmel bir duygu, birçok kültür ile bezenmek insan karakteri için çok ama çok harika bir şey.  Birçok insanla tanıştık ve seyahat etmek gerçekten çok zevkli, umarım tüm dünyayı turlaya biliriz.
Başka gruplarda ve başka ülkelerde çalmak gerçekten belirttiğim gibi çok güzel bir şey, çünkü o ülkede hiç bilinmiyorsunuz, evinizden uzaksınız. Tamamen birçok şeyi geride bırakmışsınız gibi geliyor. Hehe, ama değişik metal piyasaları tanımak sizi geldiğiniz ülkeyle, gezdikleriniz arasında mukayese yapmaya itebiliyor. Gerçekten harika! (Bunu kötü anlamda söylememiş, yetiştiği yerle gezdiği yerleri karşılaştırmak çok güzel demek istemiş – Cenk)
 
Sizce Black Metal yapan bir grubun üyeleri yalnızca black metal dinliyorsa, müzikal açıdan bir yere varabilirler mi? Müzikal çeşitliliğin black metal gibi bir tarzın büyüsü ve nefreti ile birleşmesi saflığını bozuyor düşüncesine katılıyor musunuz?
 Bence hepsi tamamen kişinin bireysel kafa yapısına bağlı. Eğer sadece sevdiğiniz grupların yaptıklarını çalmak isterseniz bu sizin için sıkıcı ve zaman kaybı niteliğinde olur. Ama bu etkileşimleri kendi bireysel yeteneğiniz ile birleştirip, süslerseniz bence kimse size şu grubu taklit ediyorsunuz diyemez. Bence black metal ruhu black metal müziğinin kendisidir. Sizin dinlediğiniz müzik yine insan işi bir şeydir.
 
Son zamanlarda çıkan gruplar, yapılan albümlere bakacak olursak Black Metal’in giderek değiştiği ve  bir önceki soruda da belirttiğim gibi saflığını yitirdiğini düşünüyor musunuz? Sizce nereye doğru gidiyor?
Aslında çok fazla yeni çıkan grupları takip ettiğimi söyleyemem. Black metal fikrinin giderek bozularak, çürümeye başladığını düşünüyorum. Birçok grup sadece yapmış olmak için yapmaya başladı. Birçok toy çocuk bu müziğe başladı, daha fazla yorum getiremiyorum. Kalpten yapanlarda yok değil. Metal müzik dünyasında her şey mümkün, her black metalci için uygun gazlı, eski usul, yeni usul, true, false gruplar var.( gerçek ya da kolpa) Çünkü her tarzın bir seyircisi var artık.
Sana dürüstçe söyleyeyim mi, artık yeni çıkan black metal grupları bende hiçbir heyecan yaratmıyor. Eskisi gibi değil hiçbir şey çünkü aynı şeyleri tekrar tekrar yapmak hiçte keyifli gelmiyor.

Bulunduğunuz ülke yani Avustralya’daki müzik piyasasını ve underground’u nasıl buluyorsunuz? Bilindik gruplar bulunuyor peki ya yerel konserler, bar konserleri ya da büyük grupların oraya ne kadar sıklıkla uğradığını sorsam, kısaca bizlere neler anlatmak istersin?
Ülkemizin piyasası gayet sağlıklı durumda, birçok şehirde konserler oluyor ve uluslar arası gruplarımız da var. Portal, Astriaal, Cemetary Urn, Dungeon, Bloodduster, Psycroptic, Abominator, Damaged, Alarum, Gospel of the Horns, Alchemist, Grotesque, Wardaemonic, Darklord, Beyond Mortal dreams, Shackles, Nazxul, The Dead, Sadistik Exekution, Impact Winter, Ignivomous, Denouncement Pyre, Pestilential Shadows. Tavsiye edebileceğim gruplar.
Küçük şehirlerde bile 200 kişiyi bulan konserlerimiz oluyor. Soundworks şirketi birçok yabancı grubu getirip turnelerinde yardımcı oluyor. Avustralya dünyadan uzak bir memleket fakat iyi firmalar, başarılı grupları getirerek bu piyasayı ayakta tutmaya çalışıyor.
 
Eğer bir gün  turneye çıkacak olsanız yanınızda hangi grupların olmasını isterdiniz? Ya da daha önce konser verdiyseniz başınızdan geçen saçma sapan olaylar oldu mu? 
Tüm grup adına cevap veremem ama ben Sadistik Execution, Deicide, Mayhem, Motley Crue, GG Allin (rip) ve Matchbox 20. gibi gruplarla birlikte çalmak isterdim. Çok fazla konser maceramız olmadı, burun kanamaları hariç 🙂
 
Biraz da güncel dünya hakkında sorular sormak istiyorum, bildiğiniz gibi global ekonomik krizler ve son dönemde yaygınlaşmaya başlayan terörizm olayları hakkında görüşleriniz nelerdir? Ülkeniz de  bu tip problemler yaşıyor musunuz?
Dünyada neler olup bitiyor açıkcası düşünüp bir şeyler söylemek çok zor olacak. Dünya üzerindeki tüm haber kaynakları gerçekten yozlaşmış durumdalar, yüksek seviyelerde ön yargılılar. Avustralya’nın dünyanın diğer ülkelerinde olduğu gibi ekonomik krizden etkilenmiş olduğunu düşünmüyorum. Terörizm içinse ahhh, genelde ezilmiş ve itilmiş kesimin dışa vurum sesi oluyor.
Terör nerede başlar, sınırlardaki normal olan iletişimin bir şekilde bozulmasıyla başlar. Genelde terörizm başarısızdır. Ne zaman bir terörizm akımı kayda değer bir şeyi tamamlayabildi ki? Bence bu hastalıklı ve bir o kadar absürt bir durum, müzikal terörizme sonuna kadar devam 🙂

Ülke olarak dünyanın yarısı kış aylarını yaşarken özellikle Noel günlerinde denize girmek nasıl bir duygu?
Haha, gerçekten mükemmel. Noel zamanı Avustralya’da yaz mevsiminin başlaması demektir. Yaz mevsimini çok severim, dışarı çıkıp gezmeyi, dağlara, kırlara çıkmayı. Gelecek Noel de daha çok yüzeceğim emin olabilirsin. 
Fuck Christ!

Son sorularımıza geldik, umarım çok sıkmamışızdır. Kişisel olarak evindeki müzik sisteminden bahsedebilir misin, old school olup plak mı dinlersin, kaset mi, ciddi bir cd koleksiyonumu yaparsın yoksa mp3 çalar gibi bir sistemin mi  var? Tercihin bu konuda nedir?
Genelde CD’en dinlemeyi tercih ederim ama son zamanlarda Youtube’a sardım diyebilirim, bence çok güzel bir platform, her grubu bir tık ötede bulup onların neler yaptığına bakmak, gerçekten keyif veriyor. Müziğin geleceği CD satışlarına bağlı, hadi gidin bir cd alın, tüketin!!!!! Bizim ekmek paramız o!  Grubun parası olmayınca geleceği düşünmesi çok güç oluyor.  (Youtube ve Last Fm gibi platformların Türkiye’de yasak olduğunu biliyor mu acaba 🙂 – Cenk)
 
Grupça saplantılı olduğunuz bir müzik idolünüz var mı?
Saplantılı olduğumuz bir grup ya da idolümüz yok. Bireysel zevklerimiz bizimdir, müzikte evrenseldir 🙂 Ama Darkthrone,Venom ve Bathory ölümsüzdür!

Soracaklarımız bunlar, cevaplarınız için çok teşekkürler. Extreminal için ve sizi ilk kez okuyacaklar için iletmek istedikleriniz?
Mhorgl’a vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz. Sitelerimize göz atın , www.myspace.com/mhorglwww.mhorgl.com 
Hail TORMENT AND FIRE!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu