Kritikler

HYPERDONTIA ”Nexus of Teeth”

Dark Descent Records – 2018 – Danimarka/Türkiye

Ülkemiz metalinden yaratıcı ve geleceği parlak iki ismin, bir başka ülkede yaşayan iki parlak isimle çalıştığını düşünün, yurtdışından aynı tarzda müzik icra eden bazı insanlar tarafından dikkat çekerek dışarıya açılıp tabiricaizse uluslararası bir eser verdiklerini. Metalimiz adına ne kadar güzel ve gurur verici bir şey değil mi?

Yeraltı piyasasında herkes tarafından konuşulan Undergang ve Phrenelith’in gitar/vokal görevlerini üstlenen David Mikkelsen –veya takma adıyla Torturdød- ve yine Phrenelith’ten bildiğimiz davulcu Paweł “Tuna” Tunkiewicz, ülkemizde Decaying Purity, Engulfed, Diabolizer ve daha bilumum gruptan aşina olduğumuz gitarist Mustafa Gürcalioğlu ve Danimarka’ya taşınmış olup, yine ülkemiz metali adına önemli isimlerden olan basçı Malik Çamlıca ile bir araya gelerek bu güzide grubu, yani “Hyperdontia”yı oluşturdular. 2015’ten beri var olan grup, 2017’de “Abhorrence Veil” adlı yaran soundlu, dinleyiciye pata küte girişen 3 parçalık şahane bir EP verdi. Ses getiren bu EP’nin devamında bir uzunçalar yayınlayacağını duyuran grubun eseri merakla bekleniyordu.

Albümün ilk teklisi “Majesty”, ardından da ikincisi “Aura of Flies” yayınlandığında elim ayağım titremişti, iyi hatırlıyorum. Çünkü gerçekten öyle bir EP’nin devamında, belki ufak da olsa sound olarak bir adım daha ileride, sanki daha da kütür kütür kıran bir Hyperdontia geliyordu. EP’dekinden birazcık daha farklı ve anlaşılan bir vokal kullanan David Mikkelsen’den ötürü müdür bilemem ama EP’dekilere göre daha çok hoşuma giden bir parça olmuştu. En sonunda albüm çıktı ve bir şekilde dinleyebildim. Önden şunu söyleyebilirim ki, albümü dinlerken dayak yiyor ve mezara fırlatılıyorsunuz. Belki üzerinize toprak atıp sizi çürüten albüm bu değil ama sizi oraya sokanın bu olduğuna bahse girebilirim.

İlk piyasaya girdiği zaman olan 2005 yılından beri yazdığı çok sayıda, yaratıcı ve tekdüze olmayan, kazımasyon rifler ile Mustafa Gürcalioğlu, EP’de yazdığı ohannes riflerin de önüne geçerek, bu albümde de harika bir gitar işçiliği çıkarmış. Bildiğiniz adam dövercesine kazıyan, fazla rif tekrarı yapmayan ve sıkmayan bir gitar işçiliği. Basta Malik Çamlıca gerekeni yaparak, yine aynı yılda beraber piyasaya girdiği yol arkadaşı Mustafa’nın riflerini kuvvetlendirerek, arada da güzel atraksiyonlarla albüme tat katarak insanlık dışı bir iş ortaya koymuş. Davulcu Tuna’ya zaten diyecek hiçbir sözüm yok. Şahane tuşesi, yerinde ve hayvani blast-beat kullanımı ve tempoyu başarılı bir şekilde yönetmesi ile sanatını konuşturmuş.

David Mikkelsen, Mustafa’ya gitar görevlerinde başarıyla eşlik ediyor ama esas olarak, gırtlağıyla albüme hayat veriyor. Derin bir vokali var ve EP’dekinden kesinlikle ileride. EP’de Demilich’ten Antti Boman’ın yaptığı tabiricaizse benim “geyirik vokal” olarak tanımladığım tarza benzer bir vokal kullanan David Mikkelsen, Undergang’te de bu tarz bir vokalle söylüyordu. Ancak albüm için Phrenelith’te kullandığı, o vokale göre azıcık daha yüksek frekanslı ve biraz daha anlaşılabilen bir vokal kullanmış. Yukarıda da belirttiğim gibi bu yüzden albüm daha çok hoşuma gitmişti ama daha kütür kütür, agresif ve orta frekanslı bir vokal (örneğin LG Petrov’un Left Hand Path albümünde yaptığı gibisinden), bu albüme daha uygun olabilirdi. Şarkı konuları olarak ölüm, ölme isteği, işkence gibi temalar işlenmiş ve “çiğneme unsuru” albüme iyi yedirilmiş.

Albümün gitar ve bas kayıtları grup elemanları tarafından ayrı ayrı kaydedilirken, davul ve vokal kayıtlarını davulcu Tuna üstlenmiş. Mix ve master işlemini de yine Tuna yapmış. Albüm, Dark Descent Records’un da elinden geçince temiz ve anlaşılabilir bir prodüksiyona sahip olmuş. Albümün kapağı, bir çok ünlü death metal grubunun albüm kapaklarının yapımını üstlenen İtalyan ressam Paolo Girardi’nin elinden çıkma ve grubun adına da tam anlamıyla uyan, başarılı bir iş.

Aralık ayının başında ülkemize gelecek olan Undergang ve Phrenelith ile beraber o konserde yer alacak Hyperdontia’yı kaçırmamanızı tavsiye ederim. Zira bu albüm sizi dövüyor, grubun adına da uyacak biçimde vahşice çiğniyor ve en sonunda sizi mezara fırlatıyor. Ülkemiz metali adına gerçekten gurur duyulması gereken bir eser.

8/10

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu