Röportajlar

EDGEFLAME

Son yıllarda üretkenliği ile dikkat çeken Ankara metal piyasasının yine bir o kadar üretken isimlerinden thrash metal grubu Edgeflame’den Tolga ile grup ve müzikal dünya hakkında kısa bir söyleşi gerçekleştirdik. Röportaj saati gece 2.30’dan sonra olduğu için biraz alkole dayalı sorularımız ve cevaplarımız olmuş olabilir, thrash !!!

Selamlar Tolga, bir süredir röportaj/kısa söyleşi yapmayı istiyordum, umarım gecenin bu yarısı uykundan etmemişimdir. Kısaca başlangıç olduğu için Edgeflame’den bahsetmeni istemek ile girişi yapalım, ne dersin?
Tolga: Selamlar, öncelikli olarak mutluluk duydum. Edgeflame, kökleri 2010’a dayanıp bugün 4. albüm hazırlıklarına başlamış bir ekip. Omurgası thrash metal üzerine kurulu olsa da hiçbir zaman kalıplara girmeyerek, her üyesinin kişisel beğenilerini yansıttığı bir sounda sahip. Özünde ise, her üyesinin, kendilerini sahip oldukları tüm sıfatlardan, görevlerden, yetkilerden, sorunlardan soyutlanarak, sadece üretmeye, gelişmeye, keşfetmeye, kendi limitlerini zorlamaya çabaladıkları bir oluşum.

2010 yılında kuruldunuz, 3 tam zamanlı albüm yayınladınız ve bir çok tekli şarkıya imza attınız fakat bu kadar üretken grup olmanıza rağmen yurt içi piyasamızda bazı tek şarkılı ya da bir demolu gruplar kadar aktif bir şekilde yer alamadınız, bunun bir nedeni var mı, siz mi tercih etmediniz yoksa teklif mi gelmiyor?
Bu aslında her ekibin tercihine ve geleceklerinin nasıl şekilleneceği üzerine tahminlerine dayanan bir karar. Üretken olarak nitelenen biz 2 yılda 1 albüm piyasaya sürebilmişken her ay sahne aldığımızda 3 albümlük materyalimize rağmen 3. konserden sonra kendini tekrarlayan bir duruma düşeceğimizin farkındayız. Bu nedenle kendi şehrimizde senede 3- 4 konseri geçmemeye çalışıyoruz. Bunun hem bizim geleceğimizi hem de ilk etapta kazanmamız gereken lokal dinleyicileri uzun vadede kötü etkileyeceğini düşünüyoruz.
Şehir/Yurtdışı konusunda ise sanıyorum belirli oluşumlar ile yakın ilişkilerimiz olmadığı için ilk tercihler arasında olmasak planlarımızı karşılayacak miktarda davet alıyoruz. Ancak hiçbir üyemiz hayatını müzik ile kazanmadığı için müzikten bağımsız sebeplerden dolayı bugüne kadar bu organizasyonlara katılım gösteremedik. Biraz da hiçbir grubun 2. bir Metallica, Death, Mayhem olmayacağının farkında bir ekip olduğumuz için bazen ertelemeyi tercih edip, bize bu grubun sürekliliğini sağlayan kavramlara, sorumluluklara özen göstererek, sahip olduğumuz düzeni riske atmamaya çalışıyoruz. Yine de umuyorum son albümümüzün tanıtımı için bu sefer gerekli planlamaları yapıp yavaştan farklı şehirler, ülkelerdeki dinleyicilerle de aynı anı paylaşacağız.

Beyond the Pale Carcass albümünüz ile 2018 yılında Edgeflame’in adını iyice duymaya başladık ve genelde alışılmışın dışında Türkiye’den çıkan grupların aksine bir çok şarkınıza video klip çektiniz, özetle albümünüze gelen tepkiler (yerli ve yabancı) nasıldı ,klipleriniz ve genel olarak sosyal medyada oldukça yaygınlaşmanızı ve fan kitlenizi nasıl etkiledi?
Açıkçası en çok ateş ettiğimiz kulvar burası. İnsanların yeni şarkılara verdiği sürenin 4 saniyeye indiği bir düzenden bahsediyoruz. Bu nedenler bunca emeğin harcandığı, maddi yatırımın yapıldığı bir işi sadece “meraklısına” pazarlamak mantıklı gelmiyor. Modern metal endüstrisi ise sadece şarkı veya sadece görsellik ile yürümeyen, hem kulağa, hem göze hitap eden bir medya cinsine ihtiyaç duyuyor. Bu yüzden artık en underground şirketlerin sayfalarında bile iyi prodüksiyona sahip şarkı sözlü videolar, audio visualizerlar görebiliyoruz.
Biz de bu gidişatı görüp yatırımını sadece kayıt, ekipman vb ile kısıtlamadan üretim anından dinleyicinin duyularına ulaşana kadar her noktaya yapmaya çalışıyoruz. Üretilen görsel işler için konuşmak gerekirse, ülke limitlerini yeniden şekillendirecek işler çıkartmamızı sağlayan Retro Yapım sayesinde olumsuz bir eleştiri almadığımız gibi birçok yeni nesil grubun da bunlara özen gösterip bizlere danıştığını görmek gururlandırıyor. Benzer şekilde tüm bu içerikleri de olabildiğince çok insana erişecek şekilde pazarlamaya çabalıyoruz ve bugüne kadar umduğumuzdan çok daha fazla pozitif geri dönüş almış olmak bizleri de yeni işler üretmek için heyecanlandırıyor. CD’lerimiz satılıyor, konserlerimizde tanımadığımız daha çok yüz şarkılarımıza eşlik ediyor, sanıyorum “kendi halinde takılmak” amacıyla çıkılmış bir proje için fazlasıyla olumlu bir geri dönüş sağladık bu albümün ardından.

Ankara dışında henüz çalmadınız, bunun bir sebebi var mı ?
Önceki soruda da değindiğim gibi, üniversite eğitimim sırasında gerçekleşen Ankara konserlerimizden 3 – 5 tanesinin ardından sabah 9’da boyun ağrısı ile vizelere, finallere girdiğimi bilirim. Pazar günü gerçekleşmiş bir konserimize bassçımız Burak’ın finalden çıkıp yetiştiğini hatırlarım. Bu nedenle geçtiğimiz birkaç yıl içinde şehir dışı bizim için her şeyden önce angarya oldu maalesef. Bizim de tercihimiz en azından bu lanetli dönemi olabildiğince hızlı bitirip kendimizi daha iyi planlayabileceğimiz bir düzene geçene kadar Ankara harici konserleri ertelemek oldu. Sonuçta, daha uzun yıllar birere kaçmayı düşünmüyoruz

Tarzınızı kendinize göre nasıl tanımlıyorsunuz, günümüzün daha popüler thrash metal tarzına istinaden daha melodik ve solo tabanlı bestelere sahipsiniz, kendinizi thrash metal mi yoksa heavy/thrash metal olarak mı tanımlarsınız , ya da bu tanımların aksine betimlemek isterseniz okuyucularımızla paylaşmanı rica ederim ?
Gördüğüm kadarıyla “has” dinleyiciler thrash metali 3 dakika, 220 bpm, sigaradan bozulmuş bir ses ve asla nefeslenmeyen gitar riffleri olmayınca pek ciddiye almak istemiyor. Ben thrash isminin sadece bu tip materyale ait olduğunu düşünmüyorum. Bizim gittiğimiz nokta ise bana kalırsa ne heavy olarak, ne de popüler olarak nitelenebilir. Yer yer death metale bir selam verip, speed kalıplara, core breakdownlara kadar eğilebiliyor olsa da. Bu da zaten grup üyelerinin üretmekten, çalmaktan keyif aldığı dokunuşların, thrash omurgası üstüne yerleştirilerek, dinlendiğinde biz olduğumuzu hissettirecek bir yapı ortaya konmasını sağlıyor.
Tarz sevdalılarına yaranmak, beklenti karşılamak için değil, bugüne kadar dinlediklerimize, kendimizden ekleyerek yarattığımız iş bu olduğu için, biz thrash olarak niteliyorsak, thrashtir. Duyulduğunda, her dinleyen biz olduğumuzun farkına varabiliyorsa, üstüne daha da genre kaosu yaratmak anlamsız olur.

Edgeflame’in sözlerini politik olarak değerlendirebilir miyiz ? Genel olarak nelerden söz ediyorsunuz ?
Tüm albümlerimiz “Dethroner” olarak andığımız karakter üzerine yazılı hikayeler barındırıyor. Bu konseptin altında güncel olaylar yatmakta. Son albümümüzde ilk 4 şarkı bunun üzerine yazılıyken, Beyond The Pale Carcass & Prey In The Asylum doğduran günümüz durumuna karşı protest bir tutuma sahipti. Önceki albümlerimizde de bu durum farklı değildi.

Politik olarak oldukça aktif bir coğrafyada yaşıyoruz, artık sorularımı sorarken bile bir şeylerin değişebileceği aşinayken, ben yinede ufaktanda olsa politikaya girmek isterim…Çünkü, politik bir duruş sizin gibi thrash metal tabanlı bir grubun ana lirik malzmelerinden biridir. Son yılları sormak isterim, avrupaya göç dalgası + Türkiye sınırlarında yaşanan karmaşık savaş senaryoları… Rusya, ABD,Suriye ve cihatçılar. Orta doğu hakkında neler düşünüyorsunuz? Petrol savaşlarından ziyade, radikalizm ve sözde demokrasi mi savaşıyor?
Şanslı hissettiğim tek konu varsa o da söz yazmak için malzeme sıkıntısı çektirmemesidir bu coğrafyanın. Şarkılarımızda dini ve siyasal kurumlara sivri sözler yazsak da bunlar üzerine demeç vermeyi etik bulan birisi değilim. Tek söyleyebileceğim, Dünya üzerinde her zaman paylaşılamayan kavramlar ve paylaşamayan insanlar olacak ama o insanlar hiçbir zaman savaşın toplumlar üzerindeki etkilerini hissetmeyecek. Biz ise ne üzerine savaşıldığını anlamlandırmaya çalışırken harcanıp gideceğiz.

Albüm kapağı hakkında konuşalım, bahsetmek istediğin bir hikayesi var mı?
Albüm kapaklarımızda, bahsettiğimiz karakter, farklı zaman dilimlerini şekillendiren bir savaşçı, katil, asker konumunda. Bu albüm kapağında ise Orta Çağ Avrupa’sını şekillendiren Attila’yı tanımlayan özellikleri ve yine o döneme ait detayları barındırmasını istemiştik. Mert AYDIN ise bu fikri daha da kusursuzlaştırdı ve karakterimizi hem tanrısal hem de bir o kadar insansı bir şekilde kapağa yansıttı. Daha fazlasını ise benim anlatmamdan ziyade, şarkı sözlerini takip ederken kapağa göz atarak keşfetmek, meraklılarına daha fazla keyif verecektir.

Edgeflame 2019 için neler planlıyor ? Yeni albüm, bir kaç yerel konser yoksa yurt dışı turu ?
2019 BTPC albümü için tanıtım yılı olacak. Bu albüm için planladığımız 2 senelik tanıtımın ilk senesi bahsettiğimiz içeriklerle adımızı duyurmak üzerineydi. Şarkılarımızı sahnelerde tanıtmak değil, sahnelerde dinleyicilerimizle söylemek istedik. Şu anda yayına hazır 2 klip daha bulunmakta, bunların sonlanmasıyla ülkenin büyük şehirlerini ziyaret ettiğimiz bir konser serisi ile bunu takiben yaza doğru birkaç yurtdışı konseri planlıyoruz.

Tarz olarak thrash metal olarak mı kalacaksınız ya da ilerleyen dönemde başka eklemeler yapmayı planlıyor musunuz ?
İlk 3 albüm kendi içinde ne kadar tutarlıysa yine o kadar tutarlı, birbirlerinden ne kadar farklıysa bir o kadar farklı olmayı planlıyoruz. Ancak son albümümüz için en çok takip ettiğim isimler Kreator ve Testament iken sıradaki albümümüz için en çok çözümlemeye çalıştığım ekipler Vader ile Obituary. Sanıyorum bu da en azından yakın gelecek için sahip olduğumuz temele yeni nelerin ekleneceğini tahmin etmeye yardımcı olur.

Türkiye’de beğendiğiniz ve okuyucularımıza tavsiye edeceğiniz gruplar var mı ?
Ben metali keşfettiğim dönemlerde sahnelerde olan ekipleri veya akranlarımızı tavsiye etmek haddime olmayacağı için; bizi takip eden nesilden Vernum’un işleri, yeni albüm kayıtlarına da şahit olduğumdan dolayı beni fazlasıyla heyecanlandırıyor. Sails Of Serenity yine Vernum’la beraber bana core müziğin daha cazip görünmesini sağlayan bir ekip. Yine sahnelerini çok sevdiğim ve ilk EP’lerini beklediğim Scytharm takip edilesi bir thrash grubu. Benzer enerjiyi sunan death metal grubu Heathen Swarm ve punk grubu No Relics’de periyodik olarak takip ettiğim, tavsiye edebileceğim gruplardan.

Kısa kısa bölümü için sorular

– İlk satın aldığın albüm ?
Çocukken kapağını sevip ısrarlarla aldırdığım, Athena’nın Holigan kasedini saymazsak plak formatında Rust In Peace.
– İlk kez hangi şarkıda sarhoş oldun ?
Hatırlamıyorum, düşün ne kadar içmişiz.
– Sarhoşken mi beste yapmayı tercih edersin yoksa ,ayıkken mi ?
Ayık halde beste, sarhoşken söz.
– Bir festivalde çalıyor olsaydın ,hangi grubun açılış grubu olmayı kabul ederdin ?
Bizi dinlemek isteyen 1 dinleyicinin orada olduğu herhangi bir festivalin herhangi bir grubu.
– Edgeflame 10 yıl sonra …… ?
Kan dökmeye devam edecek.

Teşekkürler … Okuyucularımıza eklemek istediğin notlar ya da slogan var mı ?
H A I L Z !

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu