Röportajlar

DECIMATION

Merhabalar, “Anthems of an Empyreal Dominion” adlı yeni albüm 17 Ağustos’ta Comasote Music etiketi ile çıkıyor, sanıyorum ki albümü ilk dinleyenlerden biri benim (haha şeklimi koyarım) 🙂 Decimation cephesindeki son haberleri alalım…
Erkin:
Merhaba. Evet, albüm 17 Ağustos’tan itibaren raflardaki yerini alacak. Şirketimiz Comatose Müzik’le beraber olabildiğince reklam yapmaya çalışıyoruz. Dağıtımdan önce ilk olarak ABD’deki Central Illinois Metalfest’te albüm ve merşandizimiz görücüye çıktı. Ayrıca şirketimizden yapılan çevirim içi siparişler de postalanıyor. Şu ana kadar albümü dinleyebilmiş olan insanlardan gelen tepkiler oldukça tatmin edici bizim için. Şu anda bütün bunların heyecanı ve telaşı içerisindeyiz Decimation olarak.

Albüm Türkiye’ye ne zaman gelecek? T-shirtler de gelecektir mutlaka, nerelerde satılacağı ya da hangi şirketin dağıtılacağı kesinleşti mi?
Tişörtlerin bir kısmı elimize ulaştı, birkaç gün içerisinde de albüm kopyalarının ve geriye kalan merşandizin elimize ulaşmasını bekliyoruz. Artık çok az bir zaman kaldı diyebiliriz yani. Türkiye içi dağıtım için herhangi bir anlaşmamız yok. Albümün çıkış tarihi Kuzey Amerika için geçerli, daha erken bir tarihte Türkiye’de de belirli yerlerden ve elden elimizden geldiğince dağıtımını yapmaya çalışacağız. Ankara, İstanbul ve İzmir başta olmak olabildiğince fazla yere ulaştırmak istiyoruz. Her şehirde albümlerin konulduğu belirli mekanlar var zaten teker teker saymaya gerek yok sanırız artık. Zaten zamanı geldiğinde sitemizden de bununla ilgili duyuru yapacağız.

Comasote Music ile olan anlaşma albüm kaydı öncesi mi yoksa kayıt sonrası mı yapıldı? Yani adamlar “Entering The Celestial Ruins” albümünü dinleyip mi karar verdi yoksa yeni albümü dinleyip mi?
Kayıt anlaşmadan çok önce yapıldı. 2008’e kadar uzanan bir tarihi var bu kaydın ve üzerinde çok uğraştık. Kısacası kaydı, miski ve mastering’i kendi imkanlarımızla hallettik ve yeni materyalimizle bir anlaşma imzaladık.

“Anthems of an Empyreal Dominion” kapak resmi piyasadaki ünlü sanatçılardan biri tarafından hazırlandı, bu aşamadan okuyucularımıza biraz bahseder misiniz?
Evet yeni albümün kapağını ünlü Japon sanatçı Toshihiro Egawa yaptı. Şirketimiz kapağı karşılamasının yanı sıra bize gerçekten kaliteli işleri olan başka bir sanatçı önermişti ama tarzının tam olarak bize istediğimizi verebileceğinden emin değildik, bu yüzden başka biriyle çalışmak istediğimizi söyledik. Comatose Müzik’in sahibi Steve gerçekten çok iyi ve aynı zamanda kafa bir herif; durumu anlayışla karşılayarak kararı bize bıraktı ve tam olarak tatmin olmamızı istediğini söyledi. Bizim de tarzlarında gerçekten önemli işlere imza atmış üst düzey birkaç sanatçı gündemimizdeydi ama Toshi’nin işlerini her zaman takdir etmişizdir ve aslında onunla çalışmayı biz istedik. Tasarım sürecinde Toshi’yle sürekli fikir alış-verişinde bulunduk ve o da müthiş bir kapak yarattı. Tabiî ki albümün iç düzenlemesinin tasarımını yapan Ozan Yıldırım’ı da belirtmeyi unutmayalım. O da harika bir iş çıkardı. Sonuçtan oldukça memnunuz…

2008 yılında kaydedilen “Nocturnal Chaos” isimli şarkı “Anthems of an Empyreal Dominion” adlı yeni albümde de yer alıyor, şarkıyı o zaman dinlemiştim, şimdi yenisini de dinledim ama bilemiyorum, tam hatırlayamıyorum, arada herhangi bir fark var mı?
Hayır arada kayıt dışında bir fark yok. “Nocturnal Chaos” zaten “Anthems of an Empyreal Dominion” albümü için hazırladığımız ve en başından beri bu albümde yer almasını düşündüğümüz bir parçaydı. Sadece -adından da anlaşılacağı gibi- albümün bir provası niteliğinde tanıtıcı amaçlarla kaydetmiştik Promo 2008’i.

2004 yılında çıkan “Helpless Souls” ‘tan beri grubun müzikal açıdan gelişimi gözler önünde, bunda davul ve vokalde olan kadro değişikliklerinin de etkisi var mı yoksa tamamen yılların getirisi mi sizce?
Yılların getirisi yok dersek yalan söylemiş oluruz, çünkü dinlediğimiz, sevdiğimiz, etkilendiğimiz tonla sanatçı ve grup var. Doğal olarak yıllar geçtikçe size ve müziğinize yansıyor bunlar. Ama özellikle Goremaster’ın gruba girmesinden sonra da belirli bir gelişim gösterdiğimizi söylemeden geçmek olmaz. Gerek şarkı yazımına gerekse de düzenlemelere oldukça etkili bir katkısı oldu Goremaster’ın ve bundan sonra da olmaya devam edecektir.

Türkiye’de death metal adına bu yıl kaliteli bir iş olarak damgayı vuracak albüm yurt dışında bir yerlere yollandı mı? Ya da şirketin bu konudaki çalışmaları ne yönde? Albümü dinleyen çevrelerde tepkiler nasıl?
Teşekkürler, biz de öyle olmasını umuyoruz. Henüz çok yeni albüm, dumanı tütüyor, o yüzden henüz dünyanın dört bir yanına ulaşmadı tabiî ki. Zamanla oturacaktır diye umuyoruz. Şirketimiz istekler dahilinde -fason olmadığı sürece- kritikler, radyo programları vs. için tanıtım amaçlı kopyalar yolluyor. Konserlerde, festivallerde kurulan masalardan CD ve merşandiz satışı yapıyor. Tabiî ki çevirim içi siparişler bu konuda önemli bir yere sahip ve şirketimizin bu konuda başarılı olduğunu düşünüyoruz açıkçası. Şirketin sade ve kullanışlı bir arayüze sahip olan sitesinden (comatosemusic.com) birkaç tıkla kolayca sipariş verebiliyorsunuz. Bunun dışında ilk sorunun yanıtında da değindiğim gibi şu anda albüme önceden sipariş verip veya festivalden edinmiş olup sahip olanlar var. İlk izlenimler gerçekten sevindirici, genel olarak beğeniliyor albüm. Bizi asıl heyecanlandıran ve sevindiren nokta ise değişik grupların elemanlarından gelen olumlu tepkiler. Eğer müziğinizi bu işle uğraşan başka bir müzisyene beğendirebiliyorsanız, iyi işler yapmışsınız demektir…

“Entering The Celestial Ruins” 2007’de Hammer Müzik etiketi ile piyasaya çıkmıştı, Hammer Müzik artık metal albümü basmıyor sanırım, o dönem üzerine düşen görevi ne kadar yerine getirdi sizce? Anlaşmanız nasıldı?
Hammer Müzik kendi masraflarını karşılayamadıkları için olsa gerek artık metal albümü basmıyor sanırım, evet, ama yine de memlekette gerçek anlamda bir “şirket” varsa o da Hammer Müzik’tir. Açık konuşmak gerekirse “Entering the Celestial Ruins” albümünde şarkılarımıza güvenmemize rağmen prodüksiyon olarak istenileni tam olarak verememiştik. Bunda tecrübesizlik başta olmak üzere maddiyattan tutun da zamana kadar birçok şey etmendi. Biz o zamanki mevcut durumun bir yurtdışı anlaşma için yeterli olup olmayacağını düşünürken gelip albümümüzü basmayı teklif eden Hammer Müzik ile anlaşmanın en mantıklı tercih olacağına karar verdik ve yaptık. Anlaşmamız herhangi bir yerli grubun anlaşmasından farklı değildi, kaydımızı verdik ve albüm basıldı. Aşmış bir reklamımız olmadı tabiî ki ama yine de Hammer Müzik’in de elinden geldiğini yaptığına inanıyoruz, özellikle trade’lerle dünyanın değişik yerlerindeki şirketlere albümün ulaşmasını sağladı.

Ankara’da Nervecell ile birlikte sahne aldığınızda canlı olarak izledim sizi, gerçi tek gitardı, Goremaster bir gün öncesinde Hecatomb ile sahne aldığı Deicide konserinde yaşanan talihsizliklerin üzüntüsünü yaşıyordu ama performans Türkiye’deki bir çok grubun üstündeydi, yaz aylarında düzenlenen 2-3 günlük festivallere hiç başvurmadınız mı? Örneğin Unirock’ta Cannibal Corpse altında sizi görmek güzel olurdu…
Evet, o konser benim için kötü bir zamanıma denk gelmişti, sınavlarım olduğu için çıkamamıştım. Decimation’ın ilk tek gitarlı performansı oldu bu konser. Performansı ben de izleyemedim doğal olarak ama gayet beğenildiğini biliyorum, Nervecell dahil. Deicide konserinde bazı eksiklerin olduğunu ve alt gruplara haksızlık yapıldığını ben de duydum ama Goremaster’ın performansını etkilememesini blast aşkına bağlayabiliriz sanırım 🙂 Belirli bir başvurumuz olmadı evet ama bizim çalabileceğimiz gırla da festival yok sonuçta Türkiye’de, içerik olarak… Örneğin Foça’da Decimation’ın sahne aldığını düşünün ya da Zeytinli’de… Bence kitleyi düşünecek olursak gayet gereksiz olurdu Decimation için. Extreme metal kitlesi için daha uygun bir festival olan UniRock’ta Cannibal Corpse’u ben de izledim bu yüzden altlarında çalmak gerçekten harika olurdu, bunu biliyorum. Artık başka bir zamana umarım…

Ankara konserinde seyirci çok azgındı, harikaydı, yabancı bir grup gelmiş olmasına rağmen yoğun bir kalabalık yoktu ama, bu şu an Ankara’nın genel durumu mu yoksa o gün Pazar olduğu için mi böyle bir sıkıntı yaşanmış olabilir?
Maalesef genel bir durum bu. Konserlere katılım artık çok azaldı ve bildiğim kadarıyla sadece Ankara’ya özgü bir durum değil bu. Bu yaz yapılan büyük festivallerdeki o kalabalıkları düşününce tezat gelebilir belki ama iş bar konserlerine gelince, kimse kusura bakmasın, durum bu. Quo Vadis geliyor, mekânâ 100-150 kişi gelse kral olur diye bakılıyor artık. Böyle bir duruma geldik. Ama dediğin gibi konser gününün de önemi yok değil, Pazar günü yapılan konserler ertesi gün işi, okulu vs. olan tayfanın katılımını düşürüyor.

Türkiye için şu sıralar herhangi bir konser planı yok sanırım, şirketinizin ayarlayacağı yurt dışı konseri ya da turne söz konusu mu?
Şu an için gelecekte bir konser planı görünmüyor bizim için. Ama albüm tanıtım sürecinde çıkabildiğimiz kadar konsere çıkmak istiyoruz. Ayrıca şirketimizin yurt dışı konser(ler) ayarlayabileceğine inanıyoruz ama asıl sorun yaz döneminde olan çoğu festivalin geçmiş olması. Ve bunun yanı sıra tabiî ki Türkiye’de yaşıyor olmamız da büyük bir etken. Yerli gruplarımızdan belirli bir yol almış olanlar yabancı gruplarla sidik yarıştırabilir duruma geldiler, açıklarını artık kapattılar gibi bir şey, o yüzden gerek Avrupa’da gerekse de Amerika’da yapılacak bir festivale adınızı yazdırmanız artık çok büyük bir meziyet olmaktan çıktı belki de. Ki turlayan, yurtdışında sahne alan birçok grubumuz zaten var. Ama maddiyat bir şekilde önünüze geçiyor bu yüzden ha diyince atlayıp gidemiyorsunuz. Bunun dezavantajını yaşamış olan elemanlar var, tanıdığımız, bildiğimiz adamlar. Bu yüzden fikir yürütebiliyorsunuz bir şekilde.

Senle Unirock’ta karşılaştığımızda biraz Türkiye’deki bazı şeylerden şikayetçiydin, ben de kafam iyi olduğundan çenem düştü ve yarıda kesmek zorunda kaldım kafanı ütülememek için 🙂 Uzun uzun konuşmak isterdim, buradan bu konuda insanlarla söylemek istediğin bir şeyler var mı?
Bence gayet keyifli bir sohbetti. Piyasamızın durumundan bahsetmiştik. Zaten yukarıdaki sorularda birkaç şeye değinmiş oldum. Bunun dışında seninle konuşmuş olduğumuz ve burada tekrar etmek istediğim diğer bir konu ise -özellikle son dönemlerde- insanların “metal-god” kesilmesi olayının verdiği kabak tadı. Biz daha fazla mütevazı olmadığımız sürece, ağzımızla değil gerçek anlamda işler yapmadığımız sürece, internetten klavye delikanlılığını bırakıp gerçek anlamda gruplarımıza sahip çıkmadığımız sürece, konserlere gitmeyip, iki bira az içmeyip albüm satın almadığımız bu durum böyle devam eder gider… Herkes mp3 leriyle mutlu mesut metal tanrısı takılır, konserler boş geçer ve herkes de birbirinden şikayet etmeye devam eder. Bazen gerçekten Malezya, Endonezya vb. uzak doğu ülkelerinin underground ruhunu kıskanıyorum. Şu ülkede birbiriyle split yapan kaç grup var?

Daha yasal albümü bile çıkmamış, senede sadece bir kaç konsere çıkan grupların bile menajerleri var, bu konuda ne düşünüyorsun?
Sıkıntı yaratacak bir durum yok bence. Her şey ortada, daha albümü geçtim bir demo bile basmaya tenezzül etmeyip tişört basan ve eşine dostuna giydirip ortada gezdiren gruplar Türkiye sınırları içinde kalmaya mahkumdur, ben böyle düşünüyorum. Menajer olayı ise resmen “konser olursa backstage için bir kişi fazla isim yazdırmış oluruz”a döndü artık, hakkıyla yapanlara saygım var ama diğerleri, yorumsuz…

Ben hala bir şeyler yapmaya çalışsam da artık Türkiye’de albüm satılması açısından çok bir beklentim yok açıkçası, distrolar kapanmaya başladı, metal shoplar t-shirtçü oluyor. Bu konudaki düşüncelerin nedir?
Haklısın ve beklentin olmaması gayet doğal bence çünkü öyle bir duruma geldi ki iş, artık albüm alanlara koleksiyoncu gözüyle bakılıyor. Sonuçta ülkenin durumu da belli, kimse denemek için ya da merak ettiği için gidip albüm alacak durumda olmayabilir, anlayabiliyorum bunu. Çünkü ben de aynen bu durumdayım. Ama kitlemizin en azından beğendiği albümü almasını sağlayacak bir anlayışa sahip olması lazım ki bu ülkede albüm basılsın, konser olsun…

Sanıyorum ki soracaklarım bu kadar, son olarak eklemek istediğiniz bir şeyler var mı?
Röportaj için teşekkür ederiz. Extreminal gerçekten kolpalığa yıllardır direnen bir webzine, tebrik ediyorum ve başarılar diliyorum…
Sitemizden haberleri takip edebilirsiniz.
www.myspace.com/decimationtur
Bize ulaşabileceğiniz e-posta adresleri [email protected] ve [email protected]
Albümü alın, dinleyin… Sert kalın!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu