Röportajlar

CARNOPHAGE

Çeşitli sebeplerden dolayı (hayat gailesi, okul, iş, askerlik durumları gibi) uzun zamandır yazmaya ve röportajlara ara vermiştim ve geri dönüşümde, yine benim gibi aynı sebeplerden dolayı uzun süredir basılı bir ürün çıkaramayan, fakat geçen zamanın hakkını verdiğini düşündüğüm bir albümle ortalığı kasıp kavuran Carnophage’la ve grubun vokali Oral’la röportaj yapmaya karar verdim. Kendisi de içtenlikle kabul etti. Keyifli olduğunu düşündüğüm bu ropörtajı, sizinde keyifle okumanızı dilerim.

Öncelikle selamlar. Yukarıda da belirttiğim gibi grup, yaklaşık 8 yıllık bir aranın ardından üstelik kuruluşunun 10. Yılında, kulaklara ateş eden bir albümle beynimize damarlarımıza nüfuz etti. Hatta ele geçirdi. Geriye dönüp baktığınızda, 10 yılın sonunda çıkan bu albüm size ne hissettiriyor? Bu albüme yüklediğiniz anlam nedir?
Öncelikle teşekkürler güzel sözlerin için. Albümle ilgili hissiyatım “içimize sinmiş” olduğudur. Bu albüm başından sonuna dek bizim için doyurucu bir albüm oldu. Uzun zaman içinde ortaya çıkmış olması bizim için problemdi ama o dönemler geride kaldı. Bizim için Monument hız, teknik, sertlik, şarkı yazım, bakış açısı gibi konularda istediğimiz ileri adımı atma albümüdür.

Peki albüm daha önce de çıkabilir miydi? Yoksa, gerçekten en iyi tarih bu muydu albümün çıkışı için?
Albüm tabii ki de daha erken çıkabilirdi. Yani genel olarak grubun bu albümü hazırlamış olmasından bahsediyorum ama her bir eleman yaşama dair en önemli köşelerini bu dönemde döndü. Ben iş/kariyer çizgimi baştan değiştirdim, evlendim, baba oldum, diğer arkadaşlarımız da okullarından mezun oldular, benim gibi askerlik iş kariyer evlilik gibi mevzuların hayatlarında yeri oldu. Bunlar kolay değil. Hepimizin işleri, iş hayatları da belli ölçekte emek istiyordu dolayısıyla zaman aldı. Bu bir kısım. Diğer taraftaysa 2014 ve sonrası var. Grupta eleman değişikliği yaşanan dönem itibariyle olabilecek en büyük hızda çalışmaya hız verdik. Firma belki daha erken basım yapabilirdi ama LP’nin de basılması söz konusu olunca 3-4 ay sarktı albümün çıkması. Bu konuda özel artwork/layout çalışması yapmak gerekiyordu çünkü. Testpress’ler falan… 8 yıl gibi bir sürenin ardından albüm çıktı ya, o yeter bize hahaha

Albümün çıkışı öncesinde ve çıkışından sonra da devam eden süreçte, konser ve etkinlik takviminin de hızlandığını görüyorum. Bunun en önemli sebepleri nelerdir? Hayatınızı yoluna koymanız bu sebepler içinde yer alabilir mi?
Evet albüm çıkışı demek insanlara bunu sunma arzusuna dönüşüyor. Death metal her zaman için sahnede ayrı bir anlam kazanır. Biz 2013 yılında “yeni albüm çıkmadan konser yok, sahne istiyorsak yeni albüm bitecek” gibi bir kısıtlama koyduğumuz için tam 3 yıl sadece stüdyoda geçti. Sahneye tekrar kavuşmak büyük mutluluk.

Konserlerde esen hava nasıl peki? Seyirci uzaktan mı izliyor yoksa yaklaşıp, kanıyla canıyla size eşlik etmeye devam ediyor mu? (Ki eşlik etmiyolarsa ocaklarına ateşler düşsün)
Grubun ilk konserlerinden bu yana sahnede hep çok üst düzey bir tepki aldık. Yurtiçi ve yurtdışında bu böyle olageldi. Yeni albümle beraber insanların bizim sahnemizi de özlemiş olabileceğini düşünüyorum. Zira konserlerimiz şu ana kadar “manyak” şekilde geçiyor. Bir Carnophage konseri had safhada enerji, şiddet, mosh pit, stage dive ve pogo ve adı konulmamış bir coşku içerir. Konser sonlarında seyirciden aldığımız tepki bunu doğrular nitelikte.

Monument albümü, 2016 yı bitirirken anıt gibi dikildi karşımıza. Aldık dinledik ve cidden beğendik. Dolayısıyla albüm için tekrardan sizi tebrik etmek isterim.
Sorum ise şöyle; İki albüm arası geçen sürede müziğinizin, teknik yönden ziyade estetik yönde evrildiğini görüyoruz. Temelde gene Carnophage müziği dinliyoruz fakat, rifflere, melodilere baktığımızda, eski albüme göre bariz farklılıklar çıkıyor karşımıza. Bunun sebebini neye bağlamak daha doğru olur? Gruptaki eleman değişiklikleri, arada geçen sürecin müzikal zevklere yansıması ya da arada geçen süreçte müzikal yeteneklerin daha da ileri gitmesi ya da bunların hepsini sebep olarak gösterebilirmiyiz?
Farklılıkların belli sebepleri var. 8 yıllık süre içinde ortaya çıkan olgunlaşma. Müzisyenlikteki ilerleme, dinleyici olarak alınan ilhamın çeşitlenmesi ve gruba katılan gitarist Serhat Kaya’nın da müzikle kesin bir uyum içinde olması. Kendisi bir dönem Cenotaph’da da çaldı, kurucu elemanlarımızdan Mert’in kardeşi. Uzun yıllar beraber çaldıkları için stillerinde de kimi örtüşmeler var. Bu da albümün hazırlanmasında ciddi bir uyum ve hızlanmaya sebep oldu.

Unique Leader grubu olarak ilk albümünüzü çıkardınız ve yine aynı etiketle ikinci uzun çalar albümünüzü piyasaya sürdünüz. Önceki röportajlarınızda da okuduğumuz gibi Erik de sizden desteğini hiç çekmedi. Peki arada geçen albümsüz 8 yıla nasıl tahammül etti? Bu hususta size olan inancının yardımı olduğunu düşünmekteyim. Sen bu durumla ilgili neler söylemek istersin?
Erik’le zaman içerisinde iletişimde kaldık ve özellikle “Selam, Erik, grupla ilgili problemler vardı, hallettik ve seneye albüm bitiyor” diye mail attığımız dönemden sonra da kendisi çok yardımcı oldu. Dürüst bir adam, iş hayatının içinde ancak bizde alışılagelen güven azaltıcı ucuzculukların hiç birisini yapmadı. Satışlardan da memnun. Dürüst olmak gerekirse kendisine “mevzuya giriyoruz” mailini gönderdikten sonra “öldüğünüzü düşünmüştüm” demişti hahaha.

Yaklaşık 8 yıl önce ilk albüm çıktığında gene bizimle yaptığınız bir röportajda; “Par Olofsson bizim direk tercih ettiğimiz bir isimdi. Bugüne kadar yaptığı işleri ilgiyle takip ediyorduk” şeklinde bir açıklamanız vardı. Fakat bu albümde, yurtdışından bir tasarımcı yerine, dijital sanatta kendisini kanıtlamış ve işlerini hayranlıkla takip ettiğimiz Cihan Engin’le çalıştığınızı görüyoruz ki yanlış hatırlamıyorsam Burst Appeal zamanında, Pray Icon demosunun kapağıda kendisine aittir. Bu kararı nasıl aldınız ve Cihan’la tasarım süreci nasıl gelişti? (Ki kişisel görüşüm olarak, kapağa hayran kaldığımı belirtmek isterim)
Güzel sözlerin için teşekkürler. Albüm esnasında artwork işlerine dair kafamızda bazı fikirler vardı ve bunlar içinde ağır dijitallik içeren bir futuristik kapak yoktu bu defa. Her zaman aynı fikirlerle yürümek istemedik. Albümün sözleri, içeriği ile ilişkili bir iş düşündüğümüzde aklımızdaki 2-3 isim içinde tek Türk isim sevgili arkadaşımız Cihan Engin’di. Kendisiyle eski arkadaşız. Açıkçası kendisi ile yakın iletişim içinde olabileceğimizi düşünmemiz ve kendisinin bugüne kadar ki portföyü bizi rahat bir şekilde Cihan’la çalışmaya itti. Çok uyumlu, profesyonel, işlerinin altyapısını ruhani olarak doldurabilen bir isim. Sonuçtan memnun kaldık. Firma da öyle. Erik’e album cover gönderdiğimizde attığı mail “Killer” şeklinde özetlenebilir.

Yine geçenlerde Facebook hesabın üzerinden, benim de fikren katıldığım bir yazı paylaşmıştın. “Çok çok iyi bir yeni jenerasyon geliyor ve onların harika desteğini görmek de çok mutlu eden bir şey. Ciddi çok iyiler. Onlardan önceki (bugünün 24-28 yaş jenerasyonu) sayı olarak çok fazla klas adam çıkaramadı, olanlar cidden iyi arkadaşlarımız ama onların kardeşleri olan 18-22 jenerasyonu konserdeki enerjisi ile bravo dedirtti. Ne kadar çok arkadaşın orada olduğu mevzusuna girmiyorum bile.” Bu iki jenerasyon arasında bir yanda geçmişten kopan, öte yanda geçmişi efsaneleştirip geçmişe bağlanan iki farklı kafa olduğundan bahsedebilirmiyiz? Ya da sen bu durumu nasıl açıklayabilirsin?
Dürüst olmak gerekirse bu duruma getirebileceğim tek açıklama “evde mp3 dinleyip Youtube izlemenin artık zevk vermemesidir.” Hepimiz digital müzik ve görsel işitsel materyallerle bir düzeyde ilgileniyoruz ama internet çağında bu dönemin gerçekleri ile fazlasıyla yoğrulan bir nesilin organik dünya ile çok daha güçlü bir istekle iletişime geçtiğini düşünebiliriz. Konserlerde kendileri ile ilgili görüşüm; ÇOK İYİLER.

Yine eski zamanları ve şimdiki zamanı kıyaslamaya kalkarsak, geçmişte imkansızlıktan imkan yaratan bir nesil ile, şimdiki zamanda, imkanlar içinde imkansızlıklar yaratılan bir nesil var karşımızda? Eskiden daha çok arzuyla yapılan işler şimdilerde sadece meraktan yapılıyor. Yani geleceği bile muamma olan bir dönemden geçiyoruz. Sence bu işler gelecekte nasıl bir hâl alacak? İyi yönde daha kaliteli işlerle karşılaşabilecek miyiz? Yoksa kemik kadro emekli olana kadar birbirimizimi eyleyeceğiz?
Bir grup çıkar herşeyi değiştirir, ilham verir. Gelecek ile ilgili fikir beyan edemem ama gördüğüm yeni nesilin samimi olduğuna inanıyorum. Çok iyi genç arkadaşlar var. Güzel şeyler ümit ediyorum artık. Biraz daha yeni grup/müzisyen lazım. İnsanlar bireyselleşmenin teşvik edildiği facebook youtube çağında grup olmayı pek de önemsemedi belki ama olması gerekiyor.

Dediğim gibi yazmaya ve röportajlara yeniden döndüğüm için, soru tarzımı bozmadan ama yeniliklerde katarak röportaja devam etmek istiyorum. Bu duruma binaen gene sevdiğimiz tarzda müzikle alakalı fakat grupla alakasız sorular sormak istiyorum. Bu durumun ilk kurbanıda siz olacaksınız 🙂
Sorum ise şöyle; Defeated Sanity’nin son albümü Disposal of the Dead/Dharmata hakkındaki görüşünüz nedir?
Grup komple hasta. Çok iyi albüm. Mükemmel. Oldu mu?

Röportajın son sorularına geldik. O yüzden biraz daha geleceğe yönelik sorular sormak istiyorum adetten olduğu üzere. Dolayısıyla, yakın gelecekte Carnophage’ı neler bekliyor? Yeni albüm için konuşmak erken ama bir 8 yıl arayı daha ne seyirci ne de sizin kaldırabileceğinizi sanmıyorum açıkçası. Sen ne dersin bu hususta?
Yeni riffler yazılıyor. Yaş ve yaşam olgunluğu ile işler bugüne kadar olduğundan daha farklı ve rahat ilerleyecektir. Daha farklı şarkı oluşturma stiline daha hakim bir grup var. Olabildiği kadar çok konser verip insanlara sahnede coşmak istiyorum. Kısa vadede beklentilerim bunlar; yeni şarkılar için stüdyo provaları ve her zaman olagelen aşırı coşkulu konserler.

En son Takas Pazarı etkinliğinde, kurtlarımızı döktük çıldırdık. Ondan önce de Full Metal Night’da yıktınız sahneyi, ki arada şahit olmadığımız fakat duyduğumuz, gördüğümüz ve imrendiğimiz bir Heavy Stage sahnesi var. Bu yoğun takvimin ardından, yakın gelecekte konser takviminiz nasıl? Ve bu hep sorulan sorudur size sanırım. Avrupa, Amerika ya da Asya sahnelerinde görecekmiyiz sizi yakın bir tarihte?
Berlin’de albümün ilk konserini Berlin death fest’de verdik. Gayet güzel şartlarda çaldık ve bu seviyenin altında konserler vermek de çok istemedik. Bu sene açıkçası istediğimiz kadar çok yabancı konsere çıkma şansımız olmayacak çünkü geri planda hayatta önemli kimi olaylar meydana geliyor. Yine de gelecekte başka güzel şeyler de olacaktır.

Son olarak bu soruyu sormak istedim. Zira hem bir kapanış olur hemde vermek istediğiniz mesajlarıda bu vesileyle almış oluruz. Müzikten ve seyirciden beklentiniz nedir? Ya da kendinizden müzik adına ne bekliyorsunuz? Hedefiniz nedir yani?
Olabildiği kadar çok konser, iyi ses düzenleri, güzel şartlarda verebileceğimiz konserler istiyorum. Yeni albüm olacak ve daha ileri gitmenin yollarını arayacağız. Önemli olan bu sahnenin içinde var olabilmek.

Verdiğin cevaplar ve bu güzel sohbet için çok teşekkür ediyorum ve başarılarınızın, nefesiniz yettiğince ve bizimde gözümüzün gördüğünce devam etmesini diliyorum. Yakın tarihte tekrar bir araya gelip delirebilmek ümidiyle…
Ben de teşekkür ederim. Yeraltı kültüründe kendimizi ifade etme fırsatı verdiğin için. Extreminal önemli bir isim. Hepimize başarılar!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlgili Makaleler

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu