Röportajlar

BLOOD RED THRONE

Nasılsın Daniel? Bu günlerde Norveç’te hayat nasıl gidiyor?
Daniel :
Gayet iyiyim.Şehrimde neredeyse 1 aydır yağmur yağmadı ki bu durum bu aylarda nadir olur ve onun dışında aile ve müzik işleri de gayet iyi gidiyor.

2013’de çok sıkı bir album yayınladınız,bu kendi isminizi taşıyan album ile alakalı fanlardan ve konser ve turnelerde ki seyircilerden nasıl tepkiler aldınız?
Albüm gerçekten çok iyi karşılandı.Yeni bir vokalistimiz ve bass gitaristimiz vardı bu albümde,bu açıdanda fanların yeni albümü duymayı ekstra heyecanla beklediklerini biliyorduk.Ayrıca bu albümün en iyi BRT albümlerinden biri olacağınıda biliyorduk.Konserler de yeni şarkılarımızı çaldığımızda seyircilerimiz yeni şarkıları gayet biliyor gibi görünüyorlardı.

Açıkçası sound ve çaldığınız tarz açısından Blood Red Throne tipik norveçli bir grup değil.Grup nasıl kuruldu ve çalmaya başladı? BRT katliamını başlatmakta ki asıl fikiler ve noktalar nelerdi?
Ben her zaman bir death metal grubunda olmak istemişimdir.90’ların baya başlarında Tchort ile tanıştım ve o’da aynı benim gibi death metal için büyük bir tutku besliyordu.İkimiz de beraber Satyricon’da çalmaya başladık ama her zaman biliyorduk ki adanmış iyi bir davulcu bulur bulmaz kendi grubumuzu başlatmak istiyorduk.1998’de Blood Red Throne gerçekliğe dönüştü ve daha sonra da pek çok eleman değişklikleri yaşandı.Son kalan orjinal eleman benim.

Grubun ilk zamanlarında Norveç underground piyasası grubunuzu ve brutal death metal tınılarınızı nasıl karşıladı açıkçası merak ediyorum?BRT’nin varlığı müzik ortamına karşı zıt bir oluşummuydu yoksa var olan müzik ortamının doğal bir sonucu mu? Bilirsin,Norveç Kristiansand’lısınız ve orada bütün bir black metal piyasası var diye biliyoruz…
Ben bir şekilde 90’larda Norveç black metalinin bir parçasıydım.Kristiansand’da pekte büyük bir piyasa yoktu ama Satyricon’da çalmaya başladım bir şekilde ve 1993 yılı gibi black metal dinlemeye ve bununla daha sık haşır neşir olmaya başladım ve hala da çok severim.Buna karşılık ben her zaman death metali biraz daha çok seviyordum hatta BRT’de de bir miktar black metal tınıları duyabilirsin arada.Bu şekilde bu kombinasyon doğal bir şekilde oluştu benim için,açıkçası müzik ortamı ve piyasasına bir kaldırı ya da onun gibi birşey değildiBasitçe extreme metal müzik için duyulan bir tutku!

Daniel,müziğe ilgin çocukken ya da gençliğinde nasıldı?Nasıl başladı?Sonrasında extreme metal müzik ile nasıl zehirlendin?Bir müzisyen,guitarist ve tabiki de müzik fanı olarak senin ilk öncülerin kimler ve hangi gruplar?
1980’ler de annemin vasıtasıyla müziğe karşı ilgim ortaya çıkmaya başladı.Kolleksiyonunda pek çok rock albümü vardı ve bende onları ödünç alır ve dinlerdim.1987’de 10 yaşımda falanken TNT’nin Tell No Tales albümünü okula götürdüğümü hatırlıyorum.Görünen köy kılavuz istemez,80’lerin sonlarında Metallica’yı keşfettim.Bu keşfin verdiği sonuç ile bir arkadaşım vasıtasıyla Obituary ve Pestilence gibi gruplarla tanıştım 1992’de de Darkthrone ile..1992’de Megadeth/Pantera konseri dönüm noktası oldu ve bu zaman aralığında ilk gitarımı satın aldım.

Tchort ve sen Satyriconda iken BRT’yi kurdunuz ama şu an grupta tek orjinal eleman sensin.Tchort death metal ile artık çok ilgilenmiyor mu ya da bu ayrılığın arkasında ki neden ne kısacası?
Tabiki de Tchort hala death metali seviyor.Green Carnation’ı daha 1989 yılında kurmuştu ve o zamanlarda death metal çalıyorlardı.BRT’den ayrılmasının nedeni ailesel ve işle ilgili sorunlarından kaynaklıydı.Hiç bir zaman grubu bırakmak istemedi ne de biz kavga ettik.Beraber çok sıkı zamanlar geçirdik BRT’de ve hala çok iyi arkadaşız.Bu aralar kendi black metal grubu var hatta ; Third Attempt ismi.

Monument of Death albümünü, ki o zamanlar için Norveç’ten beklemediğim bir grup ve sound’du ve album baya bütünleşik bir yapıya sahipti,yayınladığınızdan beri BRT’yi ve yayınladığınız diğer tüm albümleri takip ettim.Hangi albümünüz ya da albümleriniz tüm dünya dan en iyi tepkileri aldı?
Monument of Death gerçekten çok iyi bir debut albümdü ve belki de dediğin gibi pek Norveçten beklenmeyen bir album denebilir.O albümün çok daha fazla power/bass soundun da olmasını dilerdim açıkçası.Herneyse,Altered Genesis(2005) hala açık ara en iyi albümümüz olarak düşünülüyor ama sanırım bu son albümümüzde buna baya yaklaştı.

Türkiye’den hiç tanıdığın gruplar var mı?Türk metal müzik piyasası hakkında hiç bir fikrin var mı?Birde Avrupa dışında çaldığınız konserler ya da en iyi konseriniz hangisiydi?
Dürüst olmak gerekirse,pek bildiğimi sanmıyorum.Orada gerçekten çok katil gruplar olduğuna eminim ama müzik piyasası tam bir vahşi orman bu günlerde,basitçe herşeyi takip etmesi güç diyebilirim.Yıllar once bir konser için Türkiye’ye davet edildiğimizi hatırlıyorum ama daha sonra konser promoterından hiç haber almadık.Avrupa dışında,Meksika kesinlikle çaldığımız en deli kitleye sahip yer.Kesinlikle inanılmaz!

Son kendi adınızı taşıyan albümde ki rifflerini ve soundunuzu baya tuttum açıkçası.Riff ve besteleri nasıl yazıyorsunuz?Grup olarak prova mı yapıyorsunuz yoksa her eleman farklı farklı ve part part mı yazıyor besteleri?
Teşekkürler!Biz prova yapmıyoruz.Şarkıların çoğunu ben kendim yazıyorum ve kendi home stüdyomda kayıt ediyorum.

Hangi Blood Red Throne şarkısının cenazende çalmasını isterdin?Kendi grubundan bu aralar favori şarkıların hangileri?Bu arada so zamanlarda ki favori grupların ve albümlerin neler?
Kendi yaptığımız müzikleri çok dinlemiyorum açıkçası.In Hell I Roam isimli şarkımız cenazem için kesinlikle mükemmel olurdu haha.Benim kesinlikle tüm zamanlarda ki favori grubum Death ve Human albümleri en favori albümüm.

Kişisel olarak hiç politik harekete sahipmisin?Müziğini etkiliyormu varsa?Avrupada ki aşırı sağın yükselişi hakkında ne düşünüyorsun?Orta doğuda ki ve dünyanın kalan yerlerinde ki savaşlar katliamlar ve çatışmalar hakkında ne düşünüyorsun?Bunlar seni kişisel olarak etkiliyormu ya da müziğinde yer tutuyor mu?
Doğrusunu söylemek gerekirse ben oy kullanıyorum.Ama bunun müzik ile hiç bir ilişkisi yok benim için.Sağ kanat,sol kanat,dindar fanatikler,intihar bombacıları…dünyanın amına koyuldu ve bir gün eminim ki doğruca cehennemin dibine gidecek. Bu arada,bende death metal çalıyorum.

Blood Red Throne olarak müziğini nasıl tanımlarsın bilmeyenler için?Underground müzikte yeri nedir?Bu arada gelecek planlarını alalım?Yeni kayıt çalışmaları,turneler felan?
Güçlü ve groovy brutal death metalin mükemmel karışımı.Bende bir müzik fanıydım ve bunun bir katılımcısıydım.Yazın olan festivaller var,Bloodstock’da bunların arasındaydı.2014 yılının sonuna doğru ilk defa olarak bir güney amerika turnesi yapacağız.Şu an için totalde 6 şarkımız var ve 2015’de yeni albümümüzü yayınlayacağız ki böylelikle bizim her 2 yılda bir album yayınlama geleneğimizi devam ettirmiş olacağız.

Hala basılı dergi ve fanzinler satın alıyormusun ya da demo,albüm trade ile uğraşıyormusun?Eski underground müzik kurallarını takıyormusun ve ilgileniyormusun?
Dergi ve fanzin satın almayı bıraktım ama hala CD trade ediyorum.Çok da ilgili değilim artık çünkü underground artık 20 yıl once olduğu gibi değil.

Ben tüm sormak istediğim soruları bitirdim açıkçası,Blood Red Throne fanları için bir şeyler eklemek,söylemek istermisin?
Kaliteli Norveç death metalini desteklediğiniz için teşekkür ederim.Hala bir miktar limitli sayıda basılmış plak box’ımız elimizde mevcut.Bu adresten kontrol edebilirsiniz. bloodredthrone.bandcamp.com

Dürüst cevapların ve ilgin için çok teşekkürler…Umarım bir yerlerde ya da bir konserinizde size göreceğiz.Kendine iyi bak.
Eminim ki siz Blood Red Throne’un bir çok yerde çalmasına neden olacaksınız!Belki de sizin ülkenizde!Ölümüne kadar metal!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu