Röportajlar

AMBIVALENCE

Ülkemin hemen kuzeyinden birileri ile tanışmaktan bir kez daha mutluyum. Ukrayna’da durumlar nasıl? Oranın içmek için eğlenceli ve ucuz bir yer olduğunu duymuştum…
Marina :
Selamlar! Ukraynada hayat daha farklı. Bir taraftan burası ardı arkası kesilmeyen politik sorunların ülkesi, diğer yandan burası Kievan Rusları’nın ve Slav kökenli insanların beşiği konumunda, ve vodka kültürümüzün temellerini oluşturuyor %)

"Silicone Magic" albümünüzün efsane kapak resmi ve booklet tasarımına değinmek istiyorum öncelikle, Gerçekten çok başarılı ve ilgi çekici, "Silicone Magic" isimli şarkıdan almış olsa gerek fikrini, bu fikri kim geliştirdi, hikayesi nedir?
Kapak resminin yaratıcısı benim eşim, grupta aktif rol oynuyor. Fikir plastik cerrahi ve kitlelerin bilincinin kontrol edilmesiyle ilgili. Demek istediğim reklam sektörü uzun süredir bizi etkilemekte.

Bazı şarkılar Ukraynaca bazıları ise İngilizce, bunun sebebi nedir?
Şarkılarımızın bazıları Rusça, İngilizce ise Rock müziğin evrensel dili, Ukraynaca ve Rusça yazdığımız şarkılarda daha disiplinli çalışıyoruz, benim için bu ikisi ana dilim. Ancak aklıma bazen tamamlanmış halde ve İnglizce’ye gerek uyak gerekse müzikal açıdan başarıyla çevrilebilecek cümleler geliyor.

Albümü başarılı bulduğumu söylemeliyim, ama merak ediyorum… Besteleriniz genel olarak ruhsuz, katil brutal death metal gruplarından ziyade biraz daha eğlenceli grindcore gruplarının tadında, tarz ağırlığı konusunda belli bir rota var mı yoksa sadece içinizden geleni mi yapıyorsunuz?
Kendimizi suni olarak belirli bir kalıba sokmaya çalışmıyoruz, esinlenme esnasında müzik bize kendi olduğu şekliyle geri dönüyor, ve her albüm bir öncekinden farklı oluyor. Kimileri bizim müziğimizi progresif, kimileri ise grind olarak görüyor. Tarzımızla ilgili açık tanımlamalar yapmaktan kaçınıyoruz, kısacası müzikal fikirlerimizi somutlaştırmaya çalışıyoruz.

Siteniz Ukraynaca olduğu için, Google translate yardımı ile biraz anlamaya çalıştım, çeviri pek başarılı olamadı, biraz gruptan bahseder misiniz?
Grup 2001 yılında kuruldu. Kurulduğu tarihten beri üç albüm yaptık, bunlar: 2003 yılında – "The Splinters", 2006’da – "Pornomechanoid" ve 2010’da – "Silicone Magic", yerel performanslarımızda ve büyük festivallerinde çok defalar sahne aldık. VADER, PUNGENT STENCH, NEOLITH, HATE, DEAD INFECTION, NOCTURNAL MORTUM, PARRICIDE, CEREBRAL TURBULENCE, ESQUARIAL ve bunlar gibi çok farklı ülkelerden çok farklı gruplarla aynı sahneyi paylaştık.

Şubat (2010) ayında bir turneniz olmuş, nasıldı? Yurt dışı turne ve konserler konusunda ne düşünüyorsunuz? Avrupa, Amerika, belki Asya konusunda planlarınız var mı?
Şubat ayı boyunca Ukrayna’yı dolaştık ve harikaydı, anavatanımızın en ücra köşelerine gittik ve brutal severlere güzel bir tatil yaşattık. Aslında canlı performansları seviyoruz, turneye çıkmaktan keyif alıyoruz. Bununla beraber Ukrayna’yı pek çok kez dolaştık ve yurt dışı turnesine henüz hiç çıkmadık, yakın gelecekte bunu da yapmayı istiyoruz. Böyle bir imkanı memnuniyetle değerlendiririz.

Bayanların güzellik konusunda takıntılarında aşırıya kaçmalarına dikkat ediyorsunuz sanırım, bu konudaki net görüşleriniz neler?
Reklam sektörüyle kitlelerin zihinlerini kontrol etmek gibi bir problem var, bir tür kodlama, insanı beyinsiz bir tüketiciye dönüştürme, insanın kişiliğini geliştirmek değil de doğal güzellik anlayışını doğal olmayan ve standartlara bağlı olan bir güzelliğe dönüştürme çabası. Parlak ve renkli dünyalarla dalga geçmeyi seviyoruz. İnsanlara estetik cerrahi kasaplarının ellerinden çıkan modern güzellik anlayışının müziğimizden hiç de az brutal olmadığını anlatmaya çalışıyoruz.

Önceki albüm ile yeni albüm arasında 4 yıl var, yeni albüm çalışmalarınız ne durumda, dinleyicileri yine bu kadar bekletecek misiniz?
Yeni bir şeyler için çalışmalara çoktan başladık, ama çıkışı konusunda konuşmak için çok erken.

Kuruluşunuzun 10. yılı olacak, geçen 10 yılda grubun müzikal ve görüş açısından değişimleri sizce nasıl?
Son 10 yılda müzisyenler ve müziğin kendisi değişti. Ancak, son dört yılda grup stabil bir hal aldı ve hiç değişmedi. 2003’te İlk albümümüzü kaydederken, grup elemanlarının müzikal terciği biraz old school techno death, doom, trash ve black metal yönündeydi. Büyüdükçe tercihlerimiz değişti, şimdi play-list’imizde techno brutal, progresif, grind ve elektronik müzik daha baskın.

90lı yıllar death metalin altın yılları, bense 2000 sonrasını brutal death metal için altın yıllar olarak değerlendiriyorum, siz bu tarzı seçerken sizi etkileyen dinozorlar kimler oldu?
Elbette ki 90’ların dinozorlarından etkilendik. Örneğin ben, Spellbound (hala dinlerim) Sadist, Sadus ve Death dinlerdim. Diğer elemanlarımız Cannibal Corpse, Testament, Megadeath, Sepultura ve o zamanki diğer bir çok metal idollerinin hastasıdır. 2000’lerin gelmesiyle müzikal tercihler daha kaba ve serte doğru bir yönde kaydı.

Soracaklarım bu kadar, eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Her zaman müziğimizi paylaşmaktan keyif aldık! Extreme müziğin oradaki bütün sevenlerine en iyi dileklerimizle!

Çeviri : Welder

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu